ABESE SURESİ

Peygamber (s.a.v), Kureyş'in ileri gelenlerinden bir grubu İslâm'a davet etmek­le meşguldü. Bunlar hidâyete ererlerse ardından kitlelerin bu dine katılmaları söz konusuydu. Tam bu sırada kör olan Abdullah b. Mektûm (r.a) çıkageldi. Peygamber (s.a.v) ile konuşmak istedi. O'ndan kendisine doğru yolu göstermesi tale­binde bulundu. Peygamber (s.a.v) ise bu duruma sıkıldı, kaşlarını çattı ve müşriklerin önde gelenleriyle konuşmaya devam etti. İşte bu olay üzerine bu sûre indi.

"Surat astı ve yüz çevirdi, yanına kör bir kimse geldi diye. Nereden biliyorsun; belki de o temizlenip arınacak? Yahut öğüt dinleyecek de bu öğüt kendisine fay­da verecek?" (Abese: 1-4)

Soylu Peygamber (s.a.v) bu uyarıya kulak verdi. Bundan sonra Abdullah'ı çok kibar karşıladı. Onu her görüşünde; "Rabbimin kendisi için beni azarladığı kimse, merhaba!" derdi. Peygamber (s.a.v) -hicretten sonra- Medine'den (savaş vs. için) ay­rıldığı zaman geri dönünceye kadar yerine O'nu (Abdullah'ı) vekil bırakırdı.

Sonra sûre, ilâhî tebliğin doğasını açıklamayı sürdürüyor. Bu ise değerli, dürüst­lük sembolü üstün sayfalarda yazılan vahiy ve korunan Kur'ân olarak okuduğun say­falar ve işittiğin âyetlerdir. Tebliğ kime ulaşırsa o kişinin onu düşünmesi, iyice kav­raması, Allah'a koşması ve O'nunla buluşmaya hazırlanması gerekir. Ama ne gezer, insanların geneli öyle mi?

Yeryüzünde gezip dolaşan ve dünyaya niçin geldiğini bilmeyen zihni kapalı bir nice insan görürsün. Halbuki kendileri bir damla su(meni)dan yaratılmış, büyüyüp gelişmiş, insan olmuştur. Ardından bu oluşumu ve kendisine bu şekli vereni unutmuş­tur. Bu insan Rabbini nasıl unutabilir, emrinden ve nimetinden yüz çevirebilir?

"Allah onu hangi şeyden yarattı? Onu nutfe (sperm)den yarattı, ona şekil verdi; sonra, yolu ona kolaylaştırdı, soigfa onu öldürdü, böylece kabre gömdürdü, son­ra, dilediği zaman onu tekrar diriltir." (Abese: 18-22)

Abese Sûresi • 625

Kur'ân-ı     Kerîm ' in     Konulu     Tefsiri

İşte insanoğlu bütün bunlardan gafil olur. Amacına ulaşınca ve gayesine erişine* nankörlük eder. Şâirin dediği gibi:

Bu ölüm erişince hiçbir şeyle ünsiyet peyda etmedim

Kendim için ancak onu yerine getirdim.

Durum böyle iken insanoğlu yaptığını Allah için mi yapmıştır?

"Hayır; (insan) Allah'ın kendisine buyurduğunu hâlâ yerine getirmemiştir.' (Abese: 23)

Müşrik ve kâfirlerle yeniden dirilme ve ceza hususunda her asırda tartışma süre gelmiştir. Çünkü bunlar sadece dünya hayatına inanmaktadırlar. Bu yüzden Kur'âi Rablerini tanısınlar ve âhirete önem versinler diye yeniden dirilme delillerinden biri ni sunmuştur.

"Bîr de insan, yiyeceğine bir bakıversin; doğrusu suyu akıttıkça akıttık. Sonr; yeryüzünü de yardıkça yardık; böylece orada bitirdik; taneler, üzümler, sebze ler, zeytinler, hurmalar, iri ve sık ağaçlı bahçeler.." (Abese: 24-30)

Bu verimli başaklar ve göz kamaştırıcı salkımlar nasıl yaratılmış, onlara nasıl ta ve koku verilmiştir? İşte bunları yoktan var eden, yetiştirip bezeyen bedenleri yeni den diriltecek, sonra herkese kendi yaptıklarını soracaktır.

"O muazzam gürültü, kıyamet kopup geldiği zaman; o gün, kişi kaçar kardeşin den, annesinden, babasından, eşinden ve çocuklarından. O gün, herkesin kendi ne yeter bir işi/derdi vardır." (Abese: 33-37)

İnsanlar, dünya ile meşgul olmaları ve cennet-cehennem, sevap-ıkab (ceza)ı he saba katmamaları sebebiyle mahcub olacaklardır.

"O gün öyle yüzler vardır ki, parıl parıl, güleç, sevinçli, öyle yüzler de var k tozlanmış ve onları karanlık bürümüştür." (Abese: 38-41)

Günümüzde kederli olacak olan; konumunu salt bilimsel ilerleme ile değerlendi ren, bunun ötesinde bir şey Öğrenmek istemeyen, bu yüzden âhiretten uzaklaşan v< kendine doğru bir yer hazırlamayan kimsedir.

626 • Abese Süresi

 

Free Web Hosting