A'LA SURESİ

"Rabbinİn yüce ismini teşbih et. O (Rab) ki (her şeyi) yarattı ve diteene koydu. O (Rab) ki (her şeyin biçimini, özelliğini ve süresini) belirleyip hedefini göster­di." (A'Iâ: 1-3)

Konumun yüce olması ulu mekânların en şereflisidir. Biz Rabbimizin kendisini yüce olarak nitelemesinden, kadrinin yüksek ve zâtının yüce olduğunu anlıyoruz. De-ğİIse biz bunda Fir'avn'un ahmaklığını anlamıyoruz. Hani o şöyle demişti: "Ey Hâ-mân! Haydi benim için çamur üzerine ateş yak (ve tuğla imal et) bana bir kule yap ki Musa'nın Tanrısına çıkayım." (Kasâs: 36) Aynı şekilde biz bundan Rus uzaybiIİmci-sinin budalalığını da anlamıyoruz. O şöyle demişti: "Ben uzayda Allah'ı aradım ama bulamadım!)

Her Müslüman, defalarca Allah'a secde eder ve secdesinde "Subhâne Rabbiye'l-A'lâ (Yüce olan Rabbİmi her türlü noksanlıktan tenzih ederim)" der. Allah'ın şu buy­ruğu bunu destekler mahiyettedir: ''Allah onların söyledikleri şeylerden münezzehtir; son derece yüce ve uludur."(İsrâ: 43) Kuşkusuz Rahman, arşa istiva etmiştir. Arş ise bütünüyle evreni içine alır. Fakat zaman ve mekân meseleleri ve madde Özellikleri başkadır. Bunlar yüce ve ulu Allah için düşünülmesi hiç de gerekmeyen konulardır.

Herhangi bir adama "filanla tanıştın mı?" diye sorduğunda o sana; "onunla kar­şılaştım, aklının genişliği, şan ve şerefi beni büyüledi" cevabını verebilir.

Allah'ın yüceliğinin bir kısmını bize keşfettiren şimşek, her ne kadar gönülleri yerinden oynatsa da biz insanoğlu Allah'ın kadrinin yüce olduğunu biliyoruz. Biz zerrelerin esrarına vâkıf değiliz. Biz dünyada bilmediğimiz meseleler hususunda ne yapabiliriz ki? Dünyayı yoktan var eden çok yücedir ve pek büyüktür. Allah'ım sen ne yücesin, sana hamd ederim. Senin adın övülmeye lâyıktır. Sen yüceler yücesisin.

Allah yarattığı her şeyi en güzel bir biçimde yaratmış ve şekil vermiştir. Dedik­lerine göre yeryüzünde su miktarı hep aynı olup ne artıp ne de eksilmektedir. İnsan-

A'lâ Sûresi ¦ 643

Kur'ân-ı     Kerîm  ' in     Konulu     Tefsiri

lar, hayvanlar, bitkiler, çeşitli canlılar suyu tüketmektedirler. Ama bu tüketim sonun­da su, buharlaştıktan sonra denizlere yağmur olarak yeniden dönmektedir. Böylece artıp eksilmemektedir.

"O (Rab) ki yemyeşil otlağı çıkardı. Sonra da onu kupkuru, siyah bir çöpe çe­virdi." (A'lâ: 4-5)

O otlağın yeşilliği simsiyah oluverdi. Ardından dünya devam ettiği sürece bu böyle devam edecek, ekin olacak sonra kuruyacaktır. Son yok oluş vuku buluncaya dek bu böyle sürecektir.

"Sana okuyacağız. Sen de unutmayacaksın." (A'lâ: 6)

"Ey Muhammed, gönül rahatlığı içinde ol, telaşlanma. Seni seçen risâletini edâ edinceye dek sana yardım edecektir. O sana ebedî olan kitabı indirmiş ve seni hak din ile göndermiştir. Seni en kolay yolu tutmaya muvaffak edeceğiz. O hal­de hatırlatmak fayda verirse hatırlat." (A'lâ: 8-9)

Sana tebliğ etmek düşer. Sana uyan doğruyu bulur. Seni terk eden ise aptallasın

"(Allah'tan) korkacak olan hatırlar (öğüt alır). Bahtsız olan da ondan kaçınır. O en büyük ateşe girer." (A'lâ: 10-12)

İnsan hem alçalabüir, hem yükselebilir. İnsanın kurtuluşu ne mal ne de makam iledir. Rabb'ini inkâr edip O'nun vahyinden yüz çeviren insanın, dünyayı kazanma­sının ne değeri olabilir?

"Doğrusu, mutluluğa ermiştir arınan; Rabbinin adını anıp namaz kılan." (A'lâ: 14-15)

Geçici lezzetlerle yetinip nevalarına uyan ve yakın geleceğini göremeyen insan­lar mahcûb olacaklardır. Hasan Basrî'nin dediği gibi: "Ölümden gayn bâtıla benze­yen bir gerçek görmedim. Çünkü ölüm çalmadık kapı bırakmamıştır. Genç yaşlı de­memiş alıp götürmüştür."

"Ama siz dünya hayatını üstün tutuyorsunuz. Oysa âhiret daha iyi ve daha sü­reklidir." (A'lâ: 16-17)

644 • A'Ia Suresi

 

Free Web Hosting