BEYYINE SURESİ
Bu sûre, genel tarihi açıklıyor. Mîlâdî altıncı asırda dünya haritasına bakan; Kuzey Afrika ve Asya'nın batısının Romalıların yönettiği Hıristiyanlarla, bunun gerisindeki Hindistan ve Çin'e kadar Allah'ın geniş arzının da müşriklerle dolu olduğunu görür.
Mîlâdî yedinci asır gelince dünya değişti. Önceki asır kapanıp Mağrib bölgelerinin tamamı, Nil Vadisi, Anadolu, Şam, Yemen İslâm ile aydınlanmaya ve eski iki kıtada ezan sesleri yükselmeye başladı.
Samimi Hıristiyanlar, gönül huzuru içinde İslâm'a yöneldiler, şevkle O'na girdiler ve Muhammed'in peygamberliğinde kendi kitaplarında gördüklerinin gerçekleştiğini gördüler. Bu teslim oluş, İsrâ Sûresi'nde şöyle tasvir edilmektedir: "O daha önce kendilerine bilgi verilenlere okunduğu zaman onlar derhal çeneleri üstüne secdeye kapanırlar. 'Rabbimizin sânı yücedir, gerçekten Rabbimizin sözü mutlaka yerine getirilmiştir!' derler. Ağlayarak çeneleri üstüne kapanırlar ve (Kur'ân dinlemek) onların derin saygısını artırır." (İsrâ: 107-109) Ra'd Sûresi'nde şöyle tasvir edilmektedir: "Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, sana indirilenlerden sevinirler. Fakat (Allah'ın Resulü aleyhine birleşen) gruplardan, onun bir kısmını inkâr edenler vardır. De ki: Bana yalnız Allah'a kulluk etmem ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmamam emredildi. Ben O'na davet ederim, dönüşüm de O'nadir." (Ra'd: 36) Ankebût Sûresi'nde ise şöyle tasvir edilmektedir: "İşte sana, (kendilerinden önceki kitapları doğrulayan) böyle (bir) kitap indirdik. Kendilerine kitap verdiklerimiz, O'na inanırlar. Şunlardan da O'na inananlar vardır." (Ankebût: 47) Yani Arap müşriklerinden de O'na inananlar vardır.
İslâm'ın büyük çapta Hıristiyan bölgelere yayıldığını ve bundan sonra burada açıklamaya gerek duymadığım iç koşullar sebebiyle durakladığını tarihsel olgu desteklemektedir.
Beyyine Sûresi • 669
Kur'ân-ı Kerîm ' in Konulu Tefsiri
Hıristiyanlar, İslâm'a girdikleri gibi aynı şekilde bir çok Mecûsîler, Budistler ve putperestler de İslâm'a girmişlerdir.
Bu nasıl gerçekleşmiştir? Tabii ki Kur'ân-i Kerîm'in etkisiyle!
"Kitap ehlinden ve puta tapanlardan olan kâfirler İnkârlarından ayrılacak değillerdi." (Beyyine: 1)
Önceki inançlarını bırakacak değillerdi. Kendilerine açık delil gelinceye kadar.
"(İşte o delil), Allah tarafından (gönderilmiş) tertemiz sayfalar okuyan bir elçidir. O sayfalarda doğru yazılmış hükümler vardır." (Beyyine: 2-3)
Kur'ân, bugünkü Müslümanların eksiği olan fıtrat, düşünce, medeniyet ve temizlik gibi sıfatlarla kendisine başvuranları bulduğu zaman önceki (o) tarihini tekrar getirmeye gücü yeter! Buna rağmen insanlardan hakkı bilenler vardır. Ama kendi çıkarım ve arzusunu Kur'ân'dan önce görmektedirler.
Eski ve Yeni Kitap Ehli'nden (Yahudi ve Hıristiyanlardan), dinini dünya karşısında satanlar, peygamberlerini Öldürenler, sâlihlere işkence edip onlan yurtlarından sürenler vardır. Biz, her dinden, din adamlarının tarihlerini araştırdığımızda trajediler görüyoruz.
"Kitap ehli, ancak kendilerine açık delil geldikten sonra ayrılığa düştüler. Oysa kendilerine, dini yalnız Allah'a hâlis kılarak, Allah'ı birleyenler olarak O'na kulluk etmeleri, namazı kılmaları, zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte doğru din budur," (Beyyine: 4-5)
Aklın aydınlanması, kalbin aydınlanmasını gerektirmediği, Allah'ın belli bir sayıda düşünenleri mazur görebileceği fakat hevâsına düşkün olanları ve sahte niyetlileri mazur göremeyeceği ortadadır!
Dinsel temel ibâdetleri koruyanlar, ezici tamahkârlığa ve yobaz bir bencilliğe boyun eğmişlerdir. "İnsanların içindekileri ancak Allah bilir. Allah, müfsidi (bozam) muslihîen (düzeltenden) ayırır," (Bakara: 220) Allah bu sûrede şöyle haber veriyor:
"Kitap ehlinden ve (Allah'a) ortak koşanlardan kâfir olanlar, cehennem ateşindedirler. Orada ebedî kalacaklardır. Onlar halkın en şerlileridir." (Beyyine: 6)
Ben Allah'ın hiç kimseye zulmedeceğinden korkmuyorum. Bu olası bir şey değil! Ancak ben tevbeyi kabul etmeyeceğinden ve fazlını esirgeyeceğinden ötürü Allah'tan korkuyorum. Bu son korkum yersizdir. Çünkü Allah günahları bağışlayan ve tevbeleri kabul edendir. Allah'a savaş açan helak olur.
Sûre, Allah korkusuyla iyi davranma ve O'nun haşyetiyle boyanma şartıyla doğru inananlara güzellik va'dederek son buluyor:
670 • Beyyine Sûresi
Muhammed Gazalî
"İnanan ve iyi işler yapanlar da halkın en hayırlılarıdır. Rableri katında onların mükâfatı, altlarından ırmaklar akan Adn cennetleridir. Orada ebedî olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da O'ndan razı olmuşlardır. Bu (mükâfat), Rabbine saygı gösterenlere mahsustur." (Beyyine: 7-8)
Geçmişte dünyayı değiştiren nesil, Kur'ân'ın canlı prototipiydi. O nesil, bir bölgeye girince orada hemen rahmet ve adalet hızlanırdı. Onun himayesinde ezilenler güç ve asalet bulurlardı.
Günümüzde ise İslâm diyarı bambaşka bir durumda...
Beyyine Sûresi - 671