FECR SÛRESİ

Y

"Andolsun fecre (tan yerinin ağarmasına)." (Fecr: 1)

emin olsun zifiri karanlığın gidip aydınlığın doğuşuna. Ardından gelen diğer ye­minler bunu üzerine atfolunmaktadır:

"Andolsun on geceye." (Fecr: 2)

Bu on gece tefsircilerin genelinin görüşüne göre, Arafe vakfesi ve kurban bayra­mı günü bitimiyle son bulan Zilhicce'nin on günüdür. Bu müddet İçinde gücü yeten­ler hac farizasını yerine getirirler. Doğu ve batıdan gelen, Beyt-i Atik (Kâ'be) ciheti­ne yönelen kafileler telbiye sesine kulak verirler.

"Andolsun çifte ve teke. Yürüyüp gitmeye yüz tutan geceye." (Fecr: 3-4)

Yemin olsun öncesine atfolunan zamana. Zaman, hakikatleri kavranılmayan ve belirtileriyle bilinen kozmolojinin sırlarındandır.

Üzerine yemin edilen yüce şey nedir? Üzerine yemin edilen şey zahiren hazfedil-miştir. Kendisinden sonra gelen cümle buna işaret etmektedir. Bundan maksat; Allah, senin dinine muhakkak yardım edecek, sancağını yükseltecek ve her ne kadar kâfir­lerin yakalamaları had safhasına ulaşsa ve işkenceleri artsa da şüphesiz küfür ve kü­für ehlini rezil ve kepaze edecektir. Bizim kâfirlerimiz, bizden öncekilerin kâfirlerin­den daha iyi değillerdir.

"Görüp bilmez misin Rabbin neler yaptı: O Âd'(halkın)a? Yüksek sütunlarla do­lu ve şehirler içinde bir benzeri yaratılmamış olan İrem'e.. Vadideki kayaları yon­tarak sağlam evler yapan Semûd'a.. Ve kazıklar sahibi Fir'avn'a.." (Fecr: 6-10)

Öncekiler, belki de uzayla savaşmadılar ve materyalizmin içine dalmadılar. Ama onlar hünerli mühendislerdi. Eserleri buna işaret etmektedir. Şüphesiz Muhammed'i yalanlayan Araplara Allah şöyle hitap etmiştir: "Yeryüzünde gezmediler mi ki kendi­lerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna baksınlar. Onlar, kendilerinden daha

Fecr Sûresi • 647

K U r 'ân- ı      Kerîm'in      Konulu     Tefsiri

güçlü İdiler; (sular, madenler çıkarmak, ekin ekmek, ağaç dikmek için) toprağı (kaz­mış) alt-üst etmişler ve onu bunların İmar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi." (Rûm: 9) Fakat onların azgınlıkları, kendilerine felâketler getirdi. Kaderle çekişip hak karşısında kibirlenince:

"Bu yüzden Rabbin onların üzerlerine azâb kırbacını çarptı. Elbette Rabbin gö­zetleme yerindedir." (Fecr: 13-14)

Fecr Sûresi'nİn ortası, insandaki kötü karakterden söz ediyor, insanlar içinde bu­lunduğu gün ile yetiniyor, geçmişini ve geleceğini unutuveriyorlar. Allah'ın günleri insanlar arasında dolaştırdığını bilmiyorlar.

Bir gün aleyhimize bir gün lehimize... Bir gün tasalanırız bir gün seviniriz!

Şâir Nabiga, kendilerinin bu hastalığa yakalanmadığını ve zamanın hakikatini bildiklerini belirterek bunu şöyle dile getiriyor:

Kendisinden sonra şer olmayanı hayır sanmıyorlar Felâketi de ser kabul etmiyorlar!

İnsanların geneli, içinde bulundukları güne yenik düşüyorlar. Zarar ve yarar içe­ren şeylerle sınandıklarını bilmiyorlar:

"Fakat insan böyledir: Rabbi ne zaman kendisini imtihan edip ona ikramda bu­lunur, ona nimet verirse, 'Rabbim bana ikram etti.' der. Ama Rabbİ onu imtihan edip rızkını daraltırsa: 'Rabbim beni küçük düşürdü (perişan etti)' der." (Fecr: 15-16)

Bu, tamamen salt kaderin bir sır olarak belirlediği yaşam taksiminden ibarettir. Burada tercihe ya da reddetmeye herhangi bir işaret yoktur. Allah, zengini fakirle, he­zimeti zaferle sınamaktadır. Bu, Allah'ın kolaylığına herhangi bir nza, zorluğuna da herhangi bîr gücenme değildir. Bu, bütün insanların kendisiyle denendiği ve kıyamet günü konaklarını aydınlatacak olan yaşam taksimidir. Akıbet takvanındır.

Allah herhangi bir zengine başkasına: "Ben malca senden zenginim ve adamca da senden güçlüyüm." (Kehf: 34) desin diye mal vermez. Ancak malı başkasıyla pay­laşsın, muhtaçların ihtiyaçlarını görmeye ve tasalarını gidermeye koşsun diye verir. Hiç kimseye mal, kaybedince dünyada yas tuttuğundan ya da bir başkasına verilince haset ettiğinden ötürü yasaklanmamış aksine dayandığından, mücâdele ettiğinden ve erdemli bir şekilde artırdığından ötürü teşvik edilmiştir.

Yaratılış ânında Allah, istenilen bir hikmet ya da amaçlanan bir imtihan gereği in­sanların nzıkları arasında farklılık ortaya koymuştur. Bu yüzden, bu ayrılık vuku bul­duktan sonra Allah şöyle buyurmaktadır:

"Hayır, doğrusu siz yetime ikram etmiyorsunuz. Yoksula yemek vermeye teş-

648 • Fecr Sûresi

Muhammed     Gazali

vîk etmiyorsunuz. Mirası helâl, haram demeden yiyorsunuz. Malı da pek çok

seviyorsunuz." (Fecr: 17-20)

Kuşkusuz eskiden beri ekmek savaşı patlak vermiş, bu savaş bütün beşere cazip gelmiş, harp fakir ile zengin, cimri ile cömert arasında cereyan etmiştir. Üzülerek di­yorum ki, dinîn koruyucuları yenik düşmüş, vahşi eğilimler baskın gelmiştir. Ardın­dan rızıkların paylaşımında Allah'tan yüz çeviren komünist felsefe zuhur etmiştir -çünkü bu felsefe zulme dayanmaktadır!- Ne oldu? İnsan komünizmin zilleti ve bas­kısıyla yetindikten sonra onun himayesi altında şöyle dedi:

Kimbilir belki bir gün ağladın

Bu yüzden başkası için onun adına ağlamaya başladın

Kendi kendime sordum: Bu dünyada Müslümanlar şaşkın halka ne sundular? Hiç­bir şey. Ancak İslâm'ın yüzünü örttüler ve özünü gizlediler. Öyle ki ben, İslâm diyarın­da, kendi topraklarındaki kaynaklarda onurlu olan, adaleti arayan ve başka topraklar­daki keramete tutunan bağımsızlar gördüm. Başka dirilişi beklemekten başka çare yok:

"Hayır, (bu yaptığınız doğru değil). Yer çarpılıp paralandığı zaman, melekler sı­ra sıra olduğu halde Rabbİn(in emri) geldiği zaman, ki cehennem de o gün ge­tirilmiştir. İşte o gün insan anlar, ama artık anlamanın kendisine ne faydası var? (O zaman insan): 'Ah keşke ben bu hayatım için (iyi işler yapıp) göndersey-dim!' der." (Fecr: 21-24)

Bu pişmanlığın fayda vermediği gün atılan pişmanlık vâveylasıdır.

Allah'ın kullarında salih olanlara ise bu muştu günüdür. O gün başarıdan ötürü yüzler parıldar. Taberî'nin Saîd b. Cubeyr'den aktardığına göre, bir adam Allah Re-sûlü'nün yanında şu âyeti okudu:

"Ey huzura eren nefis! Razı edici ve razı edilmiş olarak Rabbine dön!" (Fecr: 27-28)

Bunun üzerine Ebû Bekir: "Bu ne kadar hoş!" deyince Peygamber (s.a.v) O'na dedi ki: "Şüphesiz bu âyeti sana melek Ölüm anında okuyacak."

Ebû Bekir âdil ve râşid halifelerin ilkidir. Bu âyete insanların ilk imana edenidir. Ancak siyak, Kur 'ân-ıKerim'de geneldir. Bütün yüzünü Allah'a teslim etmiş ve ame­lini O'nun için sâlih kılmış mü'mini İçine alır. Güzel kelime, cennete girmesi için onu bekler. Boşluğu dolduran teşbih ve tahmid toplantılarında ona katılır. Allah bizi cen­net ehlinin nimet ve fazlı İle ödüllendirsin.

 

Fecr Süresi ¦ 649

 

Free Web Hosting