İNŞİKÂK SÛRESİ

"Gök yarılıp parçalandığı ve kendi yaratılış gereğine uygun olarak Rabbine ku­lak verip boyun eğdiği zaman." (İnşikâk: 1-2)

Biz, göğün üzerimizde mavi kubbe olduğunu sanıyoruz. Göğün kendi arasın­daki uyumunu, dümenini, oradaki hayatın doğasını hiç bilmiyoruz. Allah bi­ze göğün yarılacağından söz ediyor. Onun haberi gerçektir. Kıyamet kopar­ken bu vuku bulacaktır. Aynı şekilde yeryüzü de dümdüz olacak, içindeki iyi kötü her şeyi boşaltacaktır. Yaratılış esnasında göğe ve yeryüzüne denildi ki; "İsteyerek ya da istemeyerek gelin! ikisi de: isteyerek geldik, dediler." (Fussilet: 11)

Âlemin yaratılışı tamamlanınca yer ve gök, kendilerinden İstenilene cevap verir­ler. Her ikisi hakkında Allah şöyle buyurur:

"Kendi yaratılış gereğine uygun olarak Rabb'ine boyun eğdi." (İnşikâk: 2) Yani O'na itaat etti. Her ikisi de işitip itaat etme dışında başka ne yapabilirler?

"Ey insan, şüphe yok ki sen Rabbine karşı çaba üstüne çaba göstermektesin; so­nunda O'na kavuşacaksın." (İnşikâk: 6)

Dünya, teklif ve imtihan yurdudur. İnsanın, kendi seçmesi gerekir. İşte önüne bak! Hangisini istersen; dosdoğru ve eğri iki farklı yol!

"Artık kimin kitabı sağından verilirse, o kolay bir hesap (sorgu) ile sorguya çe­kilecek ve kendi yakınlarına da sevinç içinde dönmüş olacaktır. Kimin de kitabı ardından verilirse o da helaki (yok olmayı) çağıracak. Çılgın alevli ateşe gire­cek." (İnşikâk: 7-12)

Âyette geçen "verâe zahrihi" kelimesinin anlamı; kitabı sol eliyle arkasından alır, demektir. Âdeta Allah ona yüzünü göstermek istememektedir. Çünkü o dünyada iken Allah'ın varlığını inkâr ediyordu. O'nun vahyini kabul etmiyordu. Maddeden başka bir şey tanımıyordu.

inşÜcSk Sûresi • 637

Kur'ân-ı     Kerîm ' in     Konulu     Tefsiri

"Oysa gerçekten Rabbi onu görüyordu." (İnşikâk: 15) İşlediği her şeyi, yaptığı her ameli biliyordu. Bunun ardından sûre şafağa yemin ile başladıktan sonra şöyle devam ediyor:

"Geceye ve toplayıp taşıdığı şeylere, dolunay şeklini alan aya ki, siz gerçekten tabakadan tabakaya bineceksiniz." (İnşikâk: 17-19)

Yani halden hale geçeceksiniz. Âyette geçen şafak; ikindi sonrası güneş batımma yakın ufuktaki kızıllık demektir.

Şahsen ben, buradaki yeminden farklı bir şey anlıyorum. Bu anlayışım doğru ise Allah'tandır, O'na minnettarım. Yanlış ise nefsimdendir, Allah'ın affını dilerim. Âyette şafak üzerine yemin etmekle Müslümanların tarihini ima etmektedir. Burada Müslümanların, zorluk ve kolaylık, hezimet ve zafer elde edeceğine işaret vardır.

Tirmizî'nin Ebu Saİd el-Hudrî'den rivayet ettiği şu hadisi gözden geçirdiğimde yine farklı şeyler anlıyorum:

"Resûlullah (s.a.v) bir gün bize ikindi namazını kildırmıştı. Namazdan sonra aya­ğa kalkıp bir konuşma yaptı. Kıyamete dek olacak her şeyi bize haber verdi. Ezber­leyen ezberledi, unutan unuttu.

O konuşmasında şunları da söylemişti: Dünya yeşildir, hoştur. Allah nasıl "yaptı­ğınızı/muamele ettiğinizi" görmek için sizi dünyada halife seçti. Salât ve selâm üze­rine olsun, sonra dedi ki: Bakın, doğru bildiği bir şeyi dosdoğru söyleyen hiç kimse insanların gözünden düşürülemez. Efendimiz hoş konuşmasına devam ediyordu. Biz güneş batıyor mu diye gözümüzün ucuyla güneşe bakıyorduk. İşte o esnada Allah Resulü (s.a.v) şöyle buyurmuştu: Bu dünyada içinde yaşadığımız bu günümüzden başka hiçbir şey kalmadı, geçip gitti."

Kıyamet kopmadan önce geride kalan bu az bir vakit, bizim tarihimizdir. Bir ni­ce devletler kurulmuş, hangisi bakî kalmış ki! Biz dünyanın sonunda veya gün bati-mına yakın gelmişiz. Gün neredeyse batmak üzeredir. Önemli bir soru: Gerçekten biz risâleti eda ettik mi? insanlara insaflı davranarak haklarım verdik mi? Tabakadan ta­bakaya binip ya da halden hale geçtik mi? Hale bakıp ibret aldık mı?

"Onlara ne oluyor ki iman etmiyorlar? Kendilerine Kur'ân okunduğu zaman secde etmiyorlar?" (İnşikâk: 20-21)

Müslümanlar, kendi kitaplarını (Kur'ân'ı) insanlara niçin en güzel bir biçimde sunmadıkları ve onu ikame edemediklerine dâir kitaplarından sorguya çekilecekler­dir?

0 638 • İnşikâk Sûresi

 

Free Web Hosting