KALEM SURESİ
¦
"Kaleme ve (kalemle) yazdıklarına andolsun." (Kalem; 1)
Üzerine yemin edilen kalem, genel öğrenme malzemesi olan kalem midir? Olabilir. Yazı, öğrenme araçlarının en önemlilerindendir. Veya burada kasde-dilen bizzat Kur'ân'ın yazılması ve geniş hikmet içeren şeyin belgelenmesi midir? Bu, burada en tercihe şâyân olanıdır. Çünkü Kur'ân-ı Kerim, dünyaya gönderilen kitapların en önemlilerindendir^. Başından sonuna kadar katıksız bir vahiy mahsulüdür. O'na Önünden ve arkasından bâtıl ilişmemiştir. Allah, düşünce, şeref ve sîret olarak varlık alemindeki ilk insanı O'nu tebliğ etmek İçin seçmiştir. Bu yüzden düşmanların sözünün bir değeri yoktur:
"Sen Rabbinin nimetiyle cinlenmiş (deli) değilsin. Senin için kesintisiz bir mükâfat vardır. Ve sen büyük bir ahlâk üzerindesin." (Kalem: 2-4)
Vahiy düşmanları ise, hiç bir şeyi beğenmeyen bir güruhtur. Günler onların dâvalarını ve hallerini ortaya çıkaracaktır -çıkarmıştır da- Çünkü onlar tarihten silinip gitmiş, İslâm İse bakî kalmıştır.
"Yüce Allah'ın: Biz tıpkı o bahçe sahiplerini sınadığımız gibi bunları da sınadık." (Kalem: 17)
buyruğu, Mekke müşriklerinin ilk Önce İslâm'dan yüz çevirip daha sonra hakkı tanıyarak İslâm'a gireceklerini ve O'na yardım edeceklerini ifâde etmektedir. Nitekim Öyle de olmuştur! Âyette zikri geçen bahçe sahipleri, oradaki fakirlerin haklarını vermeyip cimrilik ediyorlardı. Bu yüzden Allah o bahçenin meyvesini yerle bir etti. Bunun üzerine yaptıkları kabahate pişman oldular ve:
"Yazıklar olsun bize, dediler, biz azgın kimselermişiz. Belki Rabbimİz, bize onun yerine ondan daha iyisini verir. Biz Rabbimize dönüyor (her arzumuzu O'ndan istiyor)uz." (Kalem: 31-32) '
Kim Allah'a yönelirse Allah onun tevbesini kabul e_der. Ona güzel bir karşılık ve-
Kalem Sûresi • 595
Kur'ân-ı Kerîm'in Konulu Tefsiri
rir. Bakın, Allah, kendilerine ihanet ettikten sonra Kureyş'i İslâm ile onurlandırmıştır. Sapıklıkları üzerinde diretenlerin gelecekleri olmaz:
"Biz Müslümanları, suçlular gibi yapar mıyız hiç, neyiniz var/ne oluyor size, nasıl hüküm veriyorsunuz (öyle)?" (Kalem: 35-36)
Kâfirlerin farklı durumlardaki mantığı, ne akla ne de nakle dayanır. Bunun için Yüce Allah onlar hakkında alaylı bir tarzda şöyle buyurmaktadır:
"Yoksa size âit bir kitap var da onda mı (bu hükümleri) okuyorsunuz? Onda beğendiğiniz her şeyi buluyorsunuz?" (Kalem: 37-38)
"Onların kendisine dayandıkları aldanma ve yanılgılardan başka herhangi bir-şeyleri yoktur. Önlerinde ise pişman olacakları zorlu bir hesap vardır. Hiç bir saat yok ki pişman olmasınlar. Bacaktan açıldığı (işlerin güçleştiği) ve secdeye davet edildikleri gün (secde) edemezler." (Kalem: 42)
Bacakların açılması, işlerin sona ermesi için kullanılan bir deyimdir. Bu durumda kâfirler için hiç bir özür yoktur. Kâfirler âyetleri işitince inat ediyorlar. Kendilerine sunulan her fırsatı kaçırıyorlar:
"Bu sözü yalanlayanlarla beni başbaşa bırak; biz onları bilmedikleri yerden yavaş yavaş (azaba) yaklaştıracağız." (Kalem: 44)
Peygamber (s.a.v), tebliğ ve zorluklara sabretmekle emrolundu. Hangi safhaya varırsa varsın müşriklerin işkencelerine katlandı:
"Sen Rabbİnin hükmüne sabret, balık sahibi (Yûnus) gibi olma!" (Kalem: 48)
Risâlet sahibi, içinde dağları sarsan acı ve güçlüğün bulunduğu öyle ağır geceler geçirdi ama o emâneti tam edâ edene dek dayandı. O risâleti, koruması için kendi cesaret ve ruhundan üflenen saygın bir nesle bıraktı. O nesil de onu dünyaya yaydı.
İslâm'ın evrenselliği bir çok âyetlerde zikredilmektedir. Bu Mekke'de inen vahyin ilk başlarında böyle zikredilmeye başlamıştır:
"O inkâr edenler, zikri (Kur'ân'ı) işittikleri zaman, neredeyse seni gözleriyle devireceklerdi, o delidir, diyorlardı. Halbuki o, bütün âlemlere (gönderilmiş) bir uyandan başka bir şey değildir." (Kalem: 51-52)
Muhammed, daha ilk andan itibaren kendisinin bütün âlemlerin elçisi olduğunu biliyordu. Mekke'de inen Kalem Sûresi, ilk inen sûrelerdendir.
596 • Kalem Sûresi