LOKMAN SURESİ

L

okman Sûresi, güzel davrananları ve onlara verilen çeşitli mükâfatları anlatımla başlıyor, ardından suçluları ve onların İslâm karşısındaki tutumlarım zikrediyor:

"İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır." (Lokman: 6)

Bu âyette kasdedilen kişinin Nadr b. Haris olduğu gerçektir. Çünkü Nadr b. Ha­ris, eski İran şahlarının haberlerini içeren kitaplar satın alıyor ve Kureyş'e gece soh­betlerinde ve oturumlarında bunlardan anlatıyor, onlara: "Bunlar, Muhammea" in size okuduklarından daha iyidir." diyordu! Adam, tamamen "binbir gece" masalları da anlatsa, boş bir oyun ve eğlenceden başka bir şey yapmış olmaz.

Bazı müfessirler, bu âyetin zenginler hakkında indiğini rivayet etmişlerdir. Her kötü olan zengin, kınanır. Haktan alıkoyan ve hakkın isteklerini engelleyen her söz, bâtıldır.

Ayetler, güzel iş yapanlara verilecek karşılığı yine vurgulamıştır:

"Şüphesiz iman edip de güzel davranışta bulunanlar için, içinde devamlı kala­cakları ve nimetleri bol cennetler vardır. Bu Allah'ın verdiği gerçek sözdür. O, mutlak güç ve hikmet sahibidir." (Lokman: 8-9)

Yüce Yaratıcı !nın, övülmeye ve yüceliğe lâyık olduğundan bahsettim ve o sahte ortakların kimler olduğunu, yarattıklarının nerede olduğunu sordum? Bu tıpkı denge­sizce bir görüş ifâde etmeyen hummalı birinin yaygarasına benzer, müşriklerin saç-malamasıdır.

Sûre ortasında, bu manayı tamamen başka bir üslubla şöyle başlayarak devam et­tirmiştir:

"İyi davranışlar içinde kendini bütünüyle Allah'a veren kimse, gerçekten en sağlam kulpa yapışmıştır. Zaten bütün işlerin sonu Allah'a varır." (Lokman: 22)

Lokman Sûresi • 393

Kur'ân-ı     Kerîm  ' i n      Konulu     Tefsiri

Sûre, aynı şekilde yaptığını ölçüp biçerek yapanlara (muhsinlere) hayır, suçlula­ra (mücrimlere) ise şer va'detmiştir:

"(Resulüm), inkâr edenlerin inkârı seni üzmesin. Onların dönüşü ancak bizedir. İşte o zaman yaptıklarını kendilerine haber veririz." (Lokman: 23)

Sûre, bunun ardından, kendisi için güzel davrananları kurtaran Allah'ın azametin­den uzun uzadıya söz ediyor ve kulların işlerinin düzenlenmesinde Allah'ın kelime­lerinin sonsuz olduğunu ve yaratma, rızık verme, diriltme, öldürme, yükseltme, al-çaltma olarak İşi yerden göğe düzenleyenin Allah olduğunu açıklıyor. İş, beş milyar insanoğluyla, binlerce fazlası hayvanlarla, bitkilerle ve binlerce kat fazlası melekler­le ilintilenmektedir. Fezada yüzen yıldızlardan oluşan bu binleri, dünyamızda sanki ıssız bir ev gibi düşünüyorum. Çünkü biz orada nelerin ve kimlerin olduğunu anlamış değiliz:

"Şayet yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de arkasından yedi deniz katılarak (mürekkep olsa) yine Allah'ın sözleri yazılarak tükenmez. Şüphe yok ki Allah mutlak galİb ve hikmet sahibidir." (Lokman: 27)

Bu aşın çokluk, O'nu âciz ya da çaresiz bırakabilir mi? Asla:

"(İnsanlar!) Sizin yaratılmanız ve diriltilmeniz, ancak tek bir kişinin yaratılma­sı ve diriltilmesi gibidir. Unutulmasın ki, Allah her şeyi bilen ve görendir." (Lokman: 28)

Allah'a ibâdet edenler, O'nu görür gibi ibâdet ederler. Çünkü O'nun eserlerini görmektedirler. Hakikat nûrlarıyla aydınlandıkları için O'nu överler. Yaratıkların bü­yüklüğünden yaratıcının büyüklüğünü bilirler.

Lokman Sûresi, kıssasında adı geçen hekim olan kişiye nisbet edilmiştir. Ku-reyş'in, Peygamber (s.a.v)'den Lokman'ın haberini öğrenmek için sordukları, bunun üzerine Peygamber (s.a.v)'in, İyiliklerle dolu olan Lokman'ın vasiyetini onlara anlat­tığı rivayet edilmektedir. Lokman hekim, hakikati isimleriyle tanınan Yunan filozof­larından daha iyi görmüştür. Çünkü Yunan filozoflarının felsefeleri, karmaşık fikirler ve kuruntu teorilerdir. Lokman ise, ölümsüz hakkı öz bir metodla özetlemiş, onu ev­lâdına sunmuş ve ona güzel bir miras bırakmıştır.

Galiba, kendisine sunulan güzel şükran insana ağır gelmekte, insan, umursama­ma ve soğuk hislerden ibaret olan kozmik unsurlara hizmet etmek istemektedir. Nice insanlara iyilik edilmekte, o ise onları yerinerek karşılamakta sonra teşekkür bile et­meden sırtını çevirmektedir. İşte bu tür insanlar, Rablerine karşı nankörlükle muame­le ediyorlar ve yaşamlarını bazı hayvanlara reva görülen bu ahmaklıkla boyuyorlar. "İnsan, Rabbine karşı pek nankördür." (Âdiyat: 6)

Allah ile ilişki kurmanın esası, yaratma ve yardım etme nimetlerine karşı O'na

394 ¦ Lokman Sûresi

Muhammed     Gazali

şükretmedin

Bunun için, Lokman'm vasiyetinin başında bu zikredilmiştir:

"Andolsun ki biz Lokman'a: Allah'a şükret, diye hikmet verdik. Şükreden an­cak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir şeye muhtaç değildir, her türlü övgüye layıktır." (Lokman: 12)

Allah'ın kullara ihtiyacı yoktur. Kulun Allah'a şükretmesi, kendi yararınadır. Bu kulun anlayışlı olduğuna işaret eder, kendisine ziyâde kapısını açar. Aksi takdirde an­cak kendisi zarar görür.

Vasiyet, Lokman'ın oğluna Allah'ın bir olduğunu bildirerek başlıyor:

"Yavrucuğum, Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür." (Lok­man: 13)

Peşinden bir tevhid akidesi olan anne babaya iyilik zikrediliyor. Çünkü Allah'tan sonra kendisinin varlık sebebi bu ikisidir.

Ne ilginçtir ki, çağdaş evrensel medeniyet, anne babayı dikkate almıyor. Onları yaşlanınca bazı bakımevlerine terkediyor. Onlara hor ve hakîr davranıyor. Bu yüzden bu hor gören medeniyet için Allah'ı anmak ve O'nun hakkını belirleyerek riâyet et­mek fazla önem arzetmez.

Lokman'ın oğluna nasihatlanndan biri de şudur:

"Yavrucuğum, Namazı kıl, iyiliği emret, kötülükten vazgeçirmeye çalış, başına gelenlere sabret. Doğrusu bunlar, azmedilmeye değer işlerdir." (Lokman: 17)

Lokman oğluna diyor ki:

"Yürüyüşünde doğal ol, sesini alçalt. Unutma ki seslerin en çirkini merkeplerin sesidir." (Lokman: 19)

Vasiyet, tamamen saygın akîde ve güzel ahlâk ile doludur. Kur'ân-ı Kerîm, hik­metler içeren bu vasiyeti, bizim de faydalanmamız için zikrediyor. Çünkü hikmet, mü'minin yitiğidir.

Şükretmeyi sevme temayülünü vurguladıktan sonra Allah şöyle buyuruyor:

"Allah'ın, göklerde ve yerdeki (nice varlık ve imkânları) sizin emrinize verdi­ğini, nimetlerini açık ve gizli olarak size bolca ihsan ettiğini görmediniz mi? Yi­ne de insanlar içinde, bilgisi, rehberi ve aydınlatıcı bir kitabı yokken, Allah hak­kında tartışan kimseler vardır." (Lokman: 20)

En güzel şekilde ibâdet etmede Allah'ın hakkını açıkladıktan sonra Allah şöyle buyuruyor:

LokmSn Sûresi • 395

Kur'ân-ı     Kerîm' in     Konulu     Tefsiri

"Size varlığının delillerini göstermesi İçin, Allah'ın lütfuyla gemilerin denizde yüzdüğünü görmedin mi? Şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır." (Lokman: 31)

Lokman Sûresi, insanların sorumluluğunun müstakil olduğunu belirterek son bu­luyor:

"Babanın çocuğu(nun yaptıği)ndan ceza görmeyeceği, çocuğun da babası(nın yaptığı)ndan ceza görmeyecek." (Lokman: 33)

tnsan, geleceğini kendisi yapacağı, yaptığı iyilikleriyle kurtulacağı ve kötülükle-riyle helak olacağı bir gerçektir: "Yükü(günahı) ağır gelen kimse onu taşımak için (başkasını) çağırsa, bu çağırdığı akrabası da olsa, onun yükünden birşey yüklen­mez." (Fâtır: 18)

Ardından sûre, kehânette bulunmayı ve gaybı taşlamayı reddetmektedir:

"Kıyamet vakti hakkındaki bilgi, ancak Allah'ın kalındadır. Yağmuru O yağdı­rır. Rahimlerde olanı O bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Yine hiç kimse nerede öleceğini bilemez." (Lokman: 34)

Hava raporları, gaybı bilme değildir. Bu, tabiatın uzak ve yakın bazı fenomenle­rinden yola çıkarak tahminde bulunmadır. Karındaki ceninin cinsini röntgenle bilme de böyledir. Bu, bütün zaman ve mekaânlarda kuşların, hayvanların, insanların her bir dişisinin karınlanndaki taşıdıklarını tam olarak bilmeyi içermemektedir.

396 • Lokman Sûresi

 

Free Web Hosting