MAUN SURESİ
Dindarlar, başkalarının ihtiyaçlarını biliyor ve o ihtiyaçları gidermeye çalışıyorlar. Çünkü din, güçlenene dek zayıftan, zengin olana dek fakirden, büyüyene dek yetimden, istikrar bulana dek tutkunluktan yanadır.
Bu görevleri yerine getirmede bazı din müntesiplerinin aşın davranmaları, Allah'ı ve âhiret gününü inkar eden felsefelerin doğmasına neden olmuştur. Sonunda komünizm, dünyanın yarısına hükmetmeyi yahut kalan yarısını etkilemeyi başarmıştır.
Şayet dindarlar özellikle de Müslümanlar, dinleriyle ilişkilerini kursalardı ve güzel bir yaşam ortaya koy salardı bu ilhad ortaya çıkmazdı. İman, cömertlik ve adaletin, şirk ise, kendim beğenme ve zalimliğin kardeşidir. Allah'ın şu buyruğunu bir düşünün:
"Dini yalanlayan(adam)ı gördün mü? İşte o, öksüzü iter, kakar; yoksulu doyurmaya teşvik etmez(önayak olmaz)." (Mâûn: 1-3)
Mâûn Sûresi, kısa olmasına rağmen göstermelik ibâdeti reddeder, muhtaca yardım etmeyi, tıpkı namaz kılmak ve onu huşu ile yerine getirmek gibi imanın şartı görür ve muhtaçlara vermeyi engelleyeni veyl (acı) ile tehdit eder.
Maûn Sûresi • 689