MÜCÂDELE SÛRESİ

Mücâdele Sûresi, Mushaf-ı Şerifteki 28. Cüz'ün ilk süresidir. Bu sûrenin ta­mamı Medine'de inmiştir. Medine toplumu, çeşitli sınıflardan oluşmuştu. Orada doğuda ve batıda iman kervanının başını çekmesi için vahyin yetiş­tirdiği mü'minler, yok-olmaya mahkûm olan putperestler, kendi cinslerine tapan ve insanları arzularına uydurmak isteyen Yahudiler, çıkarları peşinden koşan ve binbir renge giren münafıklar vardır.

Bu sûre, öz bir şekilde bütün bu sınıfları sunmuş, Müslüman ailenin işlerinden olan zihar olayım karara bağlamış, bunun bir boşanma olmadığını beyân etmiş ve ke­faretini zikretmiştir. İslâm, aile işlerine önem vermiş ve bunların sınırlarını açıklamış­tır. Yüce Allah bu sûrede şöyle buyurmuştur:

"Bunlar Allah'ın  sınır (hüküm)landır.  Kâfirler için   acı  bir azap   vardır." (Mücâdele: 4)

Yüce Allah, Bakara Sûresi'nde -boşanma hükümlerinden sonra- şöyle buyurmuş­tur: "Bunlar Allah'ın sınırlandır. Sakın onları asmayın." (Bakara: 229) Nisa Sûre­si'nde ise -miras hükümlerinden sonra- Yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Bunlar Al­lah'ın sınırlandır. Kim Allah'a ve Resulü'ne itaat ederse Allah onu, zemininden ır­maklar akan cennetlere koyacaktır." (Nisa: 13) Bu sınırlar, bazı suçlar için belirlenen cezalardan başkadır.

Bu Allah'ın celâlinin ortaya çıkmış ve imanın bir parçasının gereği olarak inanç hükümlerini meczeden bir Kur'ân üslubudur. Bu yüzden Allah şöyle buyurmaktadır:

"Göklerde ve yerde olanları Allah'ın bildiğini görmüyor musun? Üç kişinin gizli konuştuğu yerde dördüncüsü mutlaka O'dur. Beş kişinin gizli konuştuğu

halde altıncısı mutlaka O'dur." (Mücâdele: 7)

/

Bunun ardından sûre, Müslümanları selamlarken "essâmu aleyküm" diye selam­layan, selâm ile sâm arasında bir benzerlik kurarak Müslümanların lanetini ve helâ-

Mücâdele Sûresi ¦ 559

Kur'ân-ı     Kerîm'in     Konulu     Tefsiri

kını arzulayan Yahudileri anlatmaya başlamaktadır. Yahudilerden bunu ilk duyan Hz Âişe olmuş, onları deşifre etmiş ve onlara kızmıştır. Fakat peygamber (s.a.v), onlar, daha layık bîr üslup kullanmayı yeğlemiş ve şu âyet inmiştir:

"Onlar sana geldikleri zaman seni, Allah'ın selâmlamadığı bir şekilde selamlı yorlar. Kendi içlerinden de: 'Bu söylediklerimiz yüzünden Allah'ın bize azâ etmesi gerekmez miydi?' derler. Cehennem onlara yeter. Oraya gireceklerdi] Ne kölü dönüş yendir orası." (Mücâdele: 8)

Ardından Allah, Müslümanlara, Yahudilerle konuşurken veya onlarla tartışırkeı düşmanlık ve saldırıdan, Yahudileri taklitten uzak olmalarını, Yahudiler ve münafık larla karşılaşırken -Müslümanları yurtlarından çıkarmasınlar ve uzaklaştırmasınla diye- sevgide birbirleriyle dayanışmaları için dikkatli davranıp alâkayı kesmemeleri ni emretmiştir:

"Gizli konuşmalar şeytandandır. Bu, iman edenleri üzmek içindir. Oysa şeytar Allah'ın izni olmadıkça, mü'minlere hiçbir zarar veremez. Mü'minler Allah' dayanıp güvensinler." (Mücâdele: 10)

İslâm, insanları iman ve ilme uygun bir konuma getirir. Namaz saflarında Resû şöyle der: Akıl ve idrak sahipleri beni takip ediniz. Genel meclislerde Yüce Allah şöy le buyurur:

"Allah, sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. (Mücâdele: 11)

Müslümanlar peygamberlerini çok fazla seviyorlar. Neden sevmesinler. O, onla rı karanlıklardan aydınlığa çıkarmış, onlara kendilerini yaratanı ve rızık vereni öğret miş, onları gündüzün ve geceleyin Allah'ı överek ve O'nun önünde saf bağlatmışın Hem sonra onun seçkin şahsiyeti, sevgi ve saygıya lâyıktır. Onun beşerî olgunluğu haddinden fazla sevgiyi hak etmiştir. Ancak Resûl'ün etrafında bulunma ve onunl birlikte oturma isteği, din ve dünya işlerinin düzelmesi ve Resûl'ün kendine ve aile sine vakit ayırabilmesi için mutlaka düzenlenmelidir. Bu sebeple şu âyet inmiştir:

"Ey iman edenler, Peygamber ile gizli bir şey konuşacağınız zaman bu konuş manızdan önce bir sadaka veriniz. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdiı Şayet birşey bulamazsanız, bilin ki Allah bağışlayandır, esirgeyendir. (Mücâdele: 12)

Mü'mine bu zor gelirse önünde hayır işleri çoktur. Bunlarla Rabbini razı edebi lir. Bu hayır işlerinden en uygunu, Resul ile konuşurken dikkatli olmasıdır. Bazen bü yüklerle konuşurken tat alınır. Ancak risâl eti erinin zaferi önemlidir.

"Gizli bir şey konuşmanızdan önce sadakalar vermekten Çekindiniz mi? Bun: yaptığınıza ve Allah da sizi affettiğine göre artık namazı kılın, zekâtı verin, Al

560 • Mücâdele Süresi

Muhammed     Gazali

lah'a ve Resûlü'ne itaat edin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır." (Mücâdele: 13)

Mu'minlerin, müşriklerin, kitap ehlinin karışık olduğu, maddî ve edebî çıkarların ağ ördüğü bir toplumda ilkeler, sıkı bir biçimde sınavdan geçer. Bazen insan, yakın­larını ve komşularını mezhebi üzerine tercih eder. Bunun için şâir eskiden böyle bir durumdaki kişi için şöyle der:

Ya gerçekten kardeşim olursun çünkü içimden gelen kusmuğumu senden biliyorum! Ya da beni bırakıp düşman edinirsin ben senden sen de benden çekinirsin!

Nifak, çok tehlikeli pis bir zehirdir. Münafıklara en kolay gelen iş, yalan yere ye­min etmektir. Bunun için Yüce Allah bu sınıfı şöyle nitelemektedir:

"Allah'ın kendilerine gazap ettiği bir topluluğu dost edinenleri görmedin mi? Onlar ne sizdendirler ne de onlardan. Bilerek yalan yere yemin ediyorlar. Allah onlara çetin bir azâb hazırlamıştır. Gerçekten onların yaptıkları şey çok kötü­dür!" (Mücâdele: 14-15)

Belli bir yaşam tarzı belirleyenlerin öyle ölüp onunla dirileceği aşikârdır. Bunun için bizde şöyle derler: "Çalgıcı, oynaya oynaya ölür." Böyle ölünce böyle dirilir. Kimbİlir Deccal, âhİrette de Deccal olmaya çalışır. Sanki yemini kendisini kurtaracak gibi yalan yere yemin eder.

"O gün Allah onları hep yeniden diriltecek, onlar da dünyada size yemin ettik­leri gibi, O'na yemin edeceklerdir. Kendilerinin bir şey (hakikat) üzerinde ol­duklarını sanırlar. İyi bilin ki onlar gerçekten yalancıdırlar." (Mücâdele: 18)

Bu nasıl bir düşünce?!.

"Allah'a ve Resûlü'ne karşı gelenler, işte onlar en aşağıların arasındadırlar."

(Mücâdele: 20)

Bu fitnelerden kurtulmada gerçek iman ile sahte iman arasım ayırmak için Allah, Müslümanlara inançlarını açıklamalarını, ilkelerini belirlemelerini, kendileri olmala­rım ve düşmanlıklarını gidermelerini emretmektedir.

"Allah'a ve âhiret gününe inanan bir toplumun -babaları, oğullan, kardeşleri, yahut akrabaları da olsa- Allah'a ve Resûlü'ne düşman olanlarla dostluk ettiği­ni göremezsin. İşte onların kalbine Allah, iman yazmış ve katından bir ruh ile onları desteklemiştir." (Mücâdele: 22)

Mücâdele Sûresi • 561

 

Free Web Hosting