MUHAMMED SURESİ
Bu sûre, Kıtal Sûresi olarak da isimlendirilmiştir. Bu sûre, Allah Resulü (s.a.v)'nü, merhamet ve melhame (savaş) peygamberi, zâlimden mazlumun ve katilden maktulün hakkını alan, yeryüzünde çalım satarak yürüyen azgını bırakmayan, onun burnunu yere sürten ve tırnaklarını kesen olduğunu açıklamıştır.
Bu sûrenin atmosferini tanıman için önce kendine soruver: Erkeklerini boğazlayan ve kadınlarına tecavüz eden Sırblara karşı Bosnalılar gönüllerinde ne hissediyorlar? Kin ve öfkeden başka ne olabilir? Kendi vatanlarından çıkaran, kanlarım ve haklarını helâl gören Yahudilere karşı Filistinliler gönüllerinde neler hissediyorlar? Gazap ve kinden başka ne olabilir?
Rezil bir şekilde.yenik düşene meydanda düşmanıyla karşılaşınca ona Kur'ân'ın demesi karşısında neyi bekliyorsun? Kur'ân ona şöyle der: "Onlarla savaşın ki Allah, sizin ellerinizle onlara azâb etsin, onları rezil etsin, sizi onlara üstün getirsin ve mü'mirilerin gönüllerini ferahlandırsın. Yüreklerinin öfkesini gidersin." (Tevbe: 14-15) Veya bu sûrede gelen şu âyet ona şöyle der:
"(Savaşta) inkâr edenlerle karşılaştığınız zaman hemen boyunlarını vurun. Nihayet onları iyice vurup sindirince bağı sıkıca bağlayın (onları esir alın). Ondan sonra artık ya lütfen bırakır veya karşılığında fidye alırsınız. Harb ağırlığını bı-rakıncaya kadar. Allah dileseydi onlardan öç alırdı, fakat sizi birbirinizle denemek için (size savaşı emrediyor)..." (Muhammed: 4)
Harb, acı bir ilaçtır. Fakat hasta için daha acıdır. Şevkiî'nin dediği gibi:
Harb, senin yanındaki hakta bir kanundur
Zehirlerden damıtılmış bir ilaçtır..
Sûre, genel, Ölümsüz kanunlar içeren âyetlerle başlamıştır:
"İnkâr edip (insanları) Allah'ın yolundan çevirenlerin amellerini (Allah) boşa
Muhammed Sûresi ¦ 497
Kur '3 n-ı Kerîm ' i n Konulu Tefsiri
çıkarmıştır. İnanıp iyi ameller işleyenlerin, Rableri tarafından Muhammed'e indirilen gerçeğe inananların günahlarını da (Allah) Örtmüş ve hallerini düzeltmiştir. Bu böyledir: Çünkü inkâr edenler bâtıla uymuşlar; inananlar ise Rabie-rinden gelen hakka uymuşlardır, İşte Allah onların durumlarını, İnsanlara böyle anlatır." (Muhammed: 1-3}
Sûre, bu genel yasa ile başladığı gibi aynı manayı sonunda da tekrarlamıştır. Şanı Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
"İnkâr edip (insanları) Allah yolundan çevirenler ve kendilerine doğru yol belli olduktan sonra Resûl'e eziyet edenler, Allah'a hiç bir zarar veremezler. (Allah) onların işlerini boşa çıkaracaktır." (Muhammed: 32)
Müslümanlar savaş alanlarında bu sûreyi hep birden yüksek sesle okuyorlardı. Âyet fasılalarına gelince sakin "Mîm" ile bitiyordu. Ay ellerdeki toplu duruş, düşmanın kalbini söken bir ses oluşturuyordu.
Sonra ilâhî va'd, katılıma ve canı ortaya koymaya çağırarak savaş neticesini destekliyordu:
"Ey inananlar, eğer siz Allah'a yardım ederseniz (Allah da) size yardım eder; ayaklarınızı sağlam tutar. İnkâr edenler(e gelince): Yıkım onlara! (Allah) onların işlerini boşa çıkarmıştır." (Muhammed: 7-8)
Bu askerî öğretiler arasında Kur'ân şehidlerîn durumunu ve onları bekleyen karşılığı zikrediyor:
"Allah yolunda öldürülenler (yok mu Allah) onların amellerini zâyî etmeyecektir. Onları hidâyete erdirecek ve durumlarını düzeltecektir. Onları, (dünyada iken) kendilerine tarif ettiği cennete sokacaktır." (Muhammed: 4-6)
Ardından beklenilen nimetleri örnekler vererek anlatıyor:
"Korunanlara söz verilen cennetin durumu şudur: İçinde bozulmayan sudan ırmaklar, tadı değişmeyen sütten ırmaklar, içenlere lezzet veren şaraptan ırmaklar ve süzme baldan ırmaklar vardır." (Muhammed: 15)
Bu âyetler arasında birleşik teşbih ve göz aydınlığı ibâdet geçmektedir: ''Onların orada duası: Allah'ım, sen her türlü eksiklikten uzaksın! Birbirlerine sağlık dilekleri, Selam; dualarının sonu da, âlemlerin Rabbi Allah'a hamdolsun, sözüdür." (Yûnus: 10)
Mücâhid mü'minler ve haddi aşan kâfirlerden söz edilmekle birlikte sakat olan gizli perdelerini açığa vurmak ve toplumu şerlerinden korumak İçin münafıklardan da söz edilmektedir. Çünkü bu insanlar, kerîm resul etrafında öbeklenen Müslümanların içlerine katılıyor ve onlara yapılan yönlendirmeleri dinliyorlar fakat şüpheli bir kalb ile. Tekliflerdeki hafif ibâdetlere katılıyorlar. Peygamber ile O'nun sahabesi arasında
498 ¦ Muhammed Sûresi
Muhammed Gazali
geçenleri İslâm düşmanlarma taşıyorlar. Bu durum onların gizli küfürlerini ortaya koyuyordu:
"İçlerinden gelip seni dinleyen vardır. Fakat senin yanından çıktıkları zaman kendilerine bilgi verilmiş olanlara: 'Demin ne söyledi?' derler. Onlar öyle kimselerdir ki Allah, kalblerini mühürlemiştir de kendi hevâ ve heveslerinin ardına düşmüşlerdir." (Muhammed: 16)
Bu soru, bilmeme veya alay içermektedir. Ancak bu insanların kıtal (savaş) emri inince yüzleri simsiyah kesilmiş ve korkudan ödleri patlamıştır. Çünkü bu insanların savundukları bir inançları yoktur. Onlar kendilerini ödlek yapan dünyevî çıkarlar peşinden koşmaktadırlar:
1 ".. .Fakat hükmü açık bir sûre indirilip de onda savaştan söz edilince, kalblerin-de hastalık olanların, sana Ölümden bayılıp düşen kimsenin bakışı gibi baktıklarını görürsün." (Muhammed: 20)
Münafıkların suçları çok daha fazladır. Burada İslâm'dan hiç anlamayan ve bönce ona karşı savaş açan kâfirler de vardır. Ancak bu münafıklar, Müslümanların arkasına sığınarak İnen vahyi dinlemekte ve risâlet sahibinin sîretine dil uzatmaktadırlar. Bu yüzden onların hiç bir mazeretleri yoktur:
"Kendilerine doğru yol belli olduktan sonra arkalarına dönenlere, şeytan (günah işlemeyi) kolaylaştırmış ve onları uzun arzulara düşürmüştür." (Muhammed: 25)
İçinde bulunduğumuz bu çağda ikiyüzlüler, eski sahtekârların sîretlerini yeniden ortaya koymakta, uluslararası misyonerlik teşkilâtının veya kültürel savaş merkezlerinin öğretilerine katılmakta, insanlar arasında fitne çıkarmakta, ışıklar saçmakta, materyalist görüşleri tercih etmekte ve mücâhidlerle alay etmektedirler:
"Bu böyledir. Çünkü onlar, Allah'ın İndirdiğinden hoşlanmayanlara: 'Bazı hususlarda size itaat edeceğiz.' dediler. Oysa Allah, onların gizlediklerini biliyor. Fakat melekler, onların canlarını alırken, yüzlerini ve sırtlarını düğmeye başladıkları zaman nasıl? Bu böyledir. Çünkü onlar, Allah'ı kızdıran şeylerin ardınca gittüer. O'nu razı edecek şeylerden hoşlanmadılar. Bu yüzden (Allah) onların amellerini boşa çıkardı." (Muhammed: 26-28)
Allah, bu münafıkları açıklamıştır. Her halükârda bu tip insanlar, davranışlarıyla bilinecek ve amelleri kendilerini ele verecektir. Buna karşın bu tip insanlar, kendilerini ele vermemek için kibar sözlüdürler:
"Biz dileseydik onları sana gösterirdik, sen onları sımalarından tanırdın ve onları sözlerinin üslûbundan tanırdrn. Allah bütün işlediklerinizi bilir." (Muhammed: 30}
Muhammed Süresi • 499
Kur'ân-ı Kerîm 'in Konulu Tefsiri
Sûre, mü'minlerin, her ne kadar savaş kızışıp uzasa da teslim olmamaları, zayıf sebeplere direnmeleri ve savaş yüklerini omuzlanmaları vasiyetleriyle son bulmuştur:
"Sakın gevşeyip (zillet içinde) barış istemeyin. Çünkü galipsiniz. Allah sizinle beraberdir. O sizin amellerinizi zâyî etmeyecektir." (Muhammed: 35)
Sonra hakka yardım etmeksizin cimrilerin yanlarındakileri harcamalarından vazgeçenler için şöyle denmektedir:
"İşte sizler, Allah yolunda harcamaya çağrılıyorsunuz; ama içinizden kimisi cimrilik ediyor. Kİm cimrilik ederse o ancak kendisine cimrilik eder. Allah zengindir, sizler fakirsiniz. Eğer yüz çevirecek olursanız, yerinize başka bir toplum getirir de onlar sizin gibi olmazlar." (Muhammed: 38)
Korkak ve cimri toplumların, yaşamaya ve ayakta durmaya hakları yoktur.
t
500 • Muhammed Sûresi