MÜZZEMMİL SÛRESİ
En'am Sûresi'ndeki âyet, Peygamber (s.a.v)'in yaşamım sınırlayan çerçeveyi çizmektedir. "De ki: Benim namazım, ibâdetim, hayatım ve ölümüm hep âlemlerin Rabbi Allah içindir. Onun ortağı yoktur. Bana böyle emrolundu ve ben Müslümanların ilkiyim." (En'am: 162-163) Bazılarının yaşamı, gerçeklik-saçmahk, ciddîlik-komiklik, rahathk-yorgunluk olunca bu saygın insan, hayatını çok sıkı bir çaba ve uzun bir süre uğraş ile geçirir. Bu zâtın yorgunluk aşamaları, dar bir çevrede peygamberlik onurlarını tamamlamak için değil aksine kıyamete dek insanlık seyrini değiştiren nesli oluşturmak ve çılgın fırtınaları söndüren hak fenerim hazırlamak olur! Muhammed'in dünyada geçirmiş olduğu altmış yıl, belli bir çağı ıslah etmek de-ğİl zaman ve mekân bağlamında tevhid akidesini korumak ve kendisinden sonra son âna kadar onu koruyan insanları yetiştirmekle geçmiştir.
Bu amaca eriştiren aydınlatmanın ilk anlarında Resul (s.a.v)'e"şöyle denildi:
"Ey örtüsüne bürünen. Gece biraz ilerleyince (namaz için) kalk; yalnız gecenin birazında (uyu). Gecenin yansında (kalk) yahut bundan biraz eksilt. Veya bunu biraz artır ve ağır ağır Kur'ân oku." (Müzzemmİl: 1-4)
"Derin dinlenme ve uykunun doyum anı artık bitmiştir. Doğrusu biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız." (Müzzemmil: 5)
Bu, güçlü yükümlülükler ve zorlu çabalar ile dolu bir sözdür! Artık o, gece kıyamından ayrılınca gündüz daveti tebliğ etmeye ve hasımlarla uğraşmaya yönelmiştir. Onun Allah'tan başka yardımcısı yoktur. Bu yüzden kendini Allah'a vermesi, Ona dayanması, O'nu vekil edinmesi ve düşmanların eziyetlerine sabretmesi gerekir. Çünkü onların gelecekteki azabı çok çetindir:
"Çünkü bizim yanımızda bukağılar ve cehennem var. (Dikenli), boğazı tırmalayan bir yiyecek ve acı veren bir^zap var." (Müzzemmil: 12-13)
"Bu ne zaman olacaktır? O gün yer ve dağlar sarsılır ve dağlar, dağılan kum yı-
Müziemmil Sûresi ¦ 607
Kur'ân-ı Kerîm' in Konulu Tefsiri
ğınları olur." (Miizzemmil: 14)
Şüphesiz dağı ve ovasıyla, kara ve deniziyle sarsılan yeryüzü düşüncesi, tıpkı zifiri karanlıkta korku ve endişeye kapılan çaresiz insanın sarsıntı geçirmesi gibidir. Ama insanlar, kendi hâlinde oyun ve oynaştalar.
Gerçekten Muhammed (s.a.v), insanların Allah'tan en çok korkanı ve O'na kavuşmayı en şiddetli arzulayanıdır. Kendisinin oluşturduğu nesil, O'nunla teselli olmuş ve O'na benzeyerek yaşamıştır. Bunun için o neslin tıpkı O'nun gibi gece kalkması ve dünyaya tapan sapkın diretmeler karşısında dimdik ayakta durması yadsınacak bir durum değildir. Ama şâm yüce Allah, ümmetin geneline kendinden bir rahmet olarak (teheccüd namazı için) gece kalkışını sadece peygamberine farz kılmış ve mü'minlerin gündüz görevlerini yerine getirmeleriyle yetinmiştir. Geceyi ve gündüzü Allah takdir etmektedir.
"O sizin (gece ve gündüz saatlerinizi) hesap edemeyeceğinizi (gece saatlerinde kalkamayacağınızı) bildiği için sizi affetti. O halde Kur'ân'dan kolayınıza geleni okuyun." (Miizzemmil: 20)
Bu terk ediş, açık izin veya müsaade edilen tatil değildir. Asla böyle olamaz. Burada diğer ameller için bir ölçü vardır.
"Allah, içinizde hastalar, yeryüzünde gezip Allah'ın lütfunu arayan başka kimseler ve Allah yolunda savaşan diğer insanlar bulunacağını bilmektedir." (Müz-zemmil: 20)
Ekonomik ve askeri savaşın ümmeti korumak ve ümmet risâletini yerine getirmek için yapıldığı ve hak düşmanlarının öfke ile bizi gözetledikleri, o düşmanların, küçük bir delik buldukları takdirde oradan içimize sızdıkları ve hakkı ve hakkı savunanları öldüren felâketleri barındırdıkları bir gerçek.
608 • Miizzemmil Süresi