NAZIAT SURESİ

S

"Andolsun söküp çıkaranlara. Yavaşça çekenlere. Yüzüp yüzüp gidenlere. Ya­rışıp geçenlere. Derken işi düzenleyenlere." (Nâziât: 1-5)

ürekli yolunu ayıran, durmadan seyrine devam eden, trafik polisi olmadan yo­lunu bilen ve dünyanın sonuyla birlikte süresi dolan uzayda dönen yıldızlara yapılan bu yemini tercih eden, bunlar gözden kaybolacaktır.

"Ne zaman? O gün o sarsıntı sarsar. Ardından başka bir sarsıntı gelir." (Nâziât: 6-7)

Her şeyin dengesini bozduğu ve güçlüklerin ardarda geldiği büyük sarsıntıda yü­rekler çarpacak ve gözler bakamaz olacaktır.

Bu uyarıyı işitince müşrikler şöyle diyecek:

"Biz çukurda tekrar hayata döndürülecek miyiz?" (Nâziât: 10)

Geldiğimiz yola biz mi geri döneceğiz? Yemden hayata mı döndürüleceğiz? Bize Resul böyle diyor! Ne zaman? Biz öldükten ve imtihana çekildikten sonra:

"Öyle ise bu, ziyanh bir dönüştür." (Nâziât: 12) Hayırsız bir dönüş. Çünkü biz buna inanmıyoruz ve bunu kabul etmiyoruz.

"(Zor değil bu olay), tek bir haykırmafya bakmakta)dır. Hemen onlar uyanır­lar." (Nâziât: 33-14)

Yeniden dirilme ve ceza saatiyle kalkarlar. Çağdaş materyalist felsefeyi savunan­ların, "rahimler ortaya atmakta, yer yutmakta ve bizi ancak zaman helak etmektedir." diyen eski çöl müşriklerinden hiçbir farklılıkları yoktur.

Kendilerini diri olarak görüp hiç bir şeyin isabet etmeyeceğini düşündüklerinde im ne olabilir?

Suçluların ele başlarından olan Fir'avn'dan söz eden âyetlerin peşpeşe gelişi, fi-

Nâiiat Sûresi • 623

Kur'ân-ı     Kerîmdin     Konuİu     Tefsiri

r'avunluğun hak karşısında kibirlenen ve insanları küçümseyen esastan hareket eden kamusal bir hastalık olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır.

Yöneticiler, idareciler, sanatçılar ve çöpçülerde de olabilir.

İnsan, kendini zulümkâr egoizmle yaşatınca hakkı hak ve bâtılı bâtıl olarak göre­mez. Cehennem onların hepsinden odununu alır.

Kur'ân beşere şöyle hitap eder:

"Bu kibir ve Allah yolunda alıkoyma neden? Yaratılışça siz mi daha çetinsiniz, yoksa gök mü? (Allah) onu yaptı. Yükseklik miktarını yükseltti ve onu düzen­ledi." (Nâziât: 27-28)

İnsan -başkasına oranla- zayıf olarak yaratılmıştır. Onun kör ve azgın olması caiz olmaz. Rabbinden korkması ve annması gerekir. Başka oluşumların tasarruf yetkisi kendisine verilmişse bunu Allah'a şükür ve haklarını yerine getirme İçin kullanmalıdır.

Sûre, insan dünya hayatını âhiret hayatına beşik yapsın diye yeniden dirilme ve cezadan söz etmeye tekrar dönmüştür.

"Her şeyi bastıran o büyük felâket geldiği zaman, O gün insan, neyin peşinde koşmuş olduğunu hatırlar. Gören kimseler İçin cehennem ortaya çıkarılmıştır." (Nâziât: 34-36)

İnsanlar o gün iki türlüdür: Ya şehvetini tatmin için yaşayan ve ona tapan kişi ve­ya Allah'ın kendisini gözettiğini ve var ettiğini hissederek O'nun hakkım unutmadan Allah'a kul olan kişidir.

"Artık kim azarsa. Ve dünya hayatını tercih ederse, (onun İçin) gidilecek yer ce­hennemdir. Ama kim Rabbinin makamından korkar ve nefsi kötü heveslerden men ederse, (onun için) gidilecek yer cennettir." (Nâzİât: 37-41)

Arkadaşlarının kusurlarını araştıran ve onlarla alay edenler azmış kimselerdir. Bunlar saat(kıyamet)ten sorarlar:

"Sana (kıyamet) saat(in)den soruyorlar: Demir atması (gelip çatması) ne zaman diye. Sen nerede onun vaktini söylemek nerede? Onun son (bügis)i Rabbine aittir." (Nâziât: 42-44)

Onun ilmi sadece Allah katındadır. Ona hazırlanmadığınız sürece onun ilmi size ne sağlar? Varlık birleşme, ölüm ise İlk ve son varlıklararası hafif bir ayrılıktır. Biz buluşma gününde dünyanın değerini anlayacağız.

"Onlar onu gördükleri zaman sanki (dünyada) bir akşam veya kuşluk vaktinden fazla kalmamış gibi olurlar." (Nâziât: 46)                    /

624 • Naziat Sûresi

 

Free Web Hosting