NÛH SÛRESİ

Nuh'un hayat hikâyesinin en ilginç olanlarından biri, O'nun kavmini dokuz buçuk asır davet etmesi ve onların kabul etmemeleridir. Şüphesiz bu uzun zaman devletlerin ortaya çıkıp yok olmasını, ilkelerin parlamasını ve sönme­sini kapsar. Ancak Nûh kavmi, sapıklıkları üzerinde diretmiş, tevbe etmemiş ve etme­yi bile aklından geçilmemiştir. İşte bunun için azmi sağlam ve tahammülü geniş adam (Nûh), karşılaştığı kötülüğü ve küfrün inadım şikâyet etmek için Rabbine döndü:

"(Ve bir zaman sonra Nûh): Ey Rabbİm, dedi. Ben kavmimi gece gündüz (ima­na) davet ettim. Benim davetim, onlara kaçışlarını artırmaktan başka bir katkı­da bulunmadı. Günahlarını bağışlaman için onları (sana) ne kadar davet ettim­se parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler, direttiler ve çok kibirlendiler." (Nûh: 5-7)

İnsanı, taşa tapan ve Âlemlerin Rabbi'ne ibâdet etmeyi bırakan bir konuma geti­ren küfür için, akıllıca bir şüphe olur mu?

Kâfirlerin izledikleri yollan gözlemlediğimde, inkârlarına neden olan ve insanla­rı yüce Rablerinden çeviren düşünsel değil psikolojik sebepler gördüm. Değilse din­darlığı reddeden ve dostluğu beşere saklayan kişinin tutumu nasıl açıklanabilir?

Allah'ı unutturma ve Stalin'i övme hususunda binlerce kitaplar yazılmıştır! Bun­lar ise, Allah'ın varlığı üzerine deliller, bilinmeyen matematik denklemleri değil; ak­sine uyansın ve görsün diye uyuyan akıl için uyarılardır.

"Görmediniz mi, Allah yedi göğü nasıl birbirleriyle uyumlu yaratmıştır? Ve on­ların İçine Ay'ı (yansıyan) bir ışık (nûr) olarak yerleştirmiş ve güneşi (ışık sa­çan) bir lamba (sîrac) yapmıştır? Ve Allah sizi yerden (tedricî bir şekilde) ye-Şertip büyütmüştür; ve sonra sizi (öldükten sonra) oraya geri döndürecektir: (Daha sonra) sizi yeniden dirilterek uSkrar ortaya çıkaracaktır." (Nûh: 15-18)

Biz sürekli yerin bitirdiği bitkilerden yiyoruz. Bunlar ise bedenlerimizde kaslara

Nûh Süresi «601

Kur'ân-ı     Kerîm 'in     Konulu     Tefsiri

ve kanlara dönüşüyor. Bu dönüşümü biz mi gerçekleştiriyoruz, yoksa her şeyden ha­berdâr olan Latif mi? Gezegenleri döndüren kim? Allah mı yoksa Nûh kavminin ilâh­larından olan Vedd veya Suva'mı?

Kâfirlerin kalın kafalıları çok ilginçtir. Bundan daha ilginci böbürlenmek ve ken­dini övmektir. Bunun için uyarı ve tebliğde harcanan uzun çağlar geçtikten sonra Nûh, Rabbine yakarıyor:

"Rabbim yeryüzünde kâfirlerden tek bir kişi bırakma. Çünkü sen onları bırakır­san, kullarını saptır(maya çalışırlar ve yalnızca ahlâksız (fâcir) ve inatçı nan-kör(keffâr)lüğe sebep olurlar." (Nûh: 26-27)

Gün geçtikçe küfür, çarpık geleneklere,

"...Serveti ve çocuğu kendisinin zararını artırmaktan başka bir işe yarama­yan..." (Nûh: 21)

insanlara ve "Biz malca ve evlatça daha çoğuz, biz azaba uğratılacak değiliz." (Se-be': 35) diye ısrar edenlere dönüşmektedir. Bu belâdan daha beteri, kâfirlerin mü'minlere istikrar ve yaşam hakkı tanımamalarıdır. İnkâr edenler, peygamberlerine dediler ki: "Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çıkarırız, ya da bizim dinimize dönersiniz.'" (İbrâhîm: 13)

Sapıklığın doğası, tek bir durum olmasını gerektirmez. Bu çağda mü'minler, irti-dat, sıkıntı ve fitneden oluşan âfetlerle ölüm döşeğindedirler.

 

Free Web Hosting