TAHRİM SÛRESİ

Mü'minlerin anneleri (Peygamber'in hanımları), temizlik, konum ve takva olarak ümmetin diğer kadınlarından daha hayırlı ve daha yücedirler. Onlar, kerîm olan Peygamber'e, risâletini yerine getirmede arkadaşlık etmiş ve yardımcı olmuşlar ve Allah'ın âyetleri ve hikmetin evlerinde okunma derecesine yük­selmişlerdir. Allah, sîrette bilinen iki durumda onlara kızmıştır:

1: Peyganıber'den nafaka artırma isteminde birleşip kendilerine ayrılan geçimlik­lerle yetinmeyince Allah onlara kızmıştır. Peygamber, Allah'ı, Resûlü'nü ve âhiret yurdunu isteyenlere bu yaşamın kaçınılmaz olduğunu belirtince hepsi Peygamber'in yanında kalmaya razı olmuşlardır.

2. Peygamber, ilişkisi hoş, yumuşak huylu ve kibar ahlâklı idi. Hanımlarından bazıları, O'nunla birlikte olma noktasında O'nu kıskandılar. Bunun asıl nedeni kıs­kançlık idi. Peygamber'in hanımlarından biri, Peygamber'den doğal koku dışında başka bir koku aldığını ileri sürdü. Bunun üzerine Peygamber, "'Zeyneb'in yanında bal şerbeti içtim." dedi.

Peygamber hanımı, "Arı kötü kokan bir bitkiye konmuş olabilir." dedi.

Bu olay üzerine Peygamber, "Bir daha bal şerbeti almayacağım ve sen de bunu hiç kimseye haber verme!" dedi.

Ardından hikâyenin aslı ortaya çıktı. Peygamber'in, eşlerinden birisi yanında faz­la kalması sebebiyle bu olaya başvurulmuştu. Peygamber bu durum karşısında öfke­lendi. Hanımlarının hepsinden uzaklaştı. Onları boşadığı şayiası yayıldı! Bunun üze­rine, bu fitneyi söndüren, Peygamber'i üzenleri ve kötü yola başvuranları düzelten Tanrım Sûresi indi. İşte bu sûre, şu âyetle başlamaktadır:

"Ey Peygamber! Eşlerinin rızasını arayarak Allah'ın sana helal kıldığı şeyi ni­çin sen kendine haram ediyorsun? Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir. Al­lah size yeminlerinizi (kefaretle) çözmeyi meşru kılmıştır." (Tahrîm: 1-2)

Tahrîm Sûresi • 587

Kur'ân-i     Kerîm'in     Konulu     Tefsiri

Alimler, helali, yeminin haram ettiği, kefaretinin ise yeminin kefâretiyle aynı ol­duğu, hiç kimsenin Allah'ın mubah kıldığı şeyleri haram edemeyeceği ve vahyin bu kıssaya işaret ettiği noktasında birleşmişlerdir. Müfessirler, bu olaya neden olan ka­dınların Hz. Ömer'in kızı Hafsa ile Hz. Ebû Bekir'in kızı Âişe olduğunu ve ikisi için şu âyetin anlamlı bulunduğunu zikretmektedirler:

"Eğer ikiniz Allah'a tevbe ederseniz, kalbiniz gerçekten (tevbeyİ gerektiren bir duruma) yönelmişti. Ve eğer Peygamber'e karşı birbirinize arka olursanız (bi­lin ki) O'nun dostu ve yardımcısı Allah, Cibril ve mü'minlerin iyileridir. Bunun ardından melekler de O'na arkadır." (Tahrîm: 4)

İkinizin kalbinin yönelmesinin anlamı, ıslaha meyletmesi ve layık olmasıdır. An­cak size, amellerinizi boşa çıkartan ve diğer sâlihlerden sizi uzaklaştıran bir şey isa­bet ederse o başka!

Ardından hitap, sezgi, denge ve kendisiyle muamele ettikleri yüksek edep ölçüsü ile öğüt alan Peygamber hanımlarına yöneliyor:

"O sizi boşarsa belki de Rabbi O'na (sizin yerinize) sizden daha hayırlı, kendi­sini Allah'a teslim eden, inanan, gönülden itaat eden, tevbe eden, ibâdet eden (oruç tutarak dünya lezzetlerinden geçip mana âlemlerine) seyahat eden dul ve bakire eşler verir." (Tahrîm: 5)

Risâlet sahibinin tatlı ve güzel kişiliği, kendisini üzme ve yorma noktasına sebep teşkil etmez.

Nübüvvet evi, haset ve kıskançlık alanı değildir. Ancak burası, ibâdet için uzlet yeri, âhirete yönelme ve Alllah'ın rızasını kazanma sahasıdır. Sûre işte bu yüzden, Peygamber'i Öfkelendirme hususuna iştirak eden ve gönlünde burukluk estiren kişi­lere sert bir gönderme yaparak son bulmuş olabilir. Nûh ve Lût'un (a) hanımları, da­vetin tebliği konusunda adamlarına yardım etmediler. Aksine Allah'ın düşmanlarına ve vahyin hasımlarına yardım ettiler:

"Allah inkâr edenlere Nuh'un karısı ile Lût'un karısını misal verdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kulun (nikâhı) altında idiler, onlara hiyânet ettiler. Ko­caları, Allah'tan (gelen) hiç bir şeyi onlardan savamadı. (Onlara): Haydi, giren­lerle beraber sizde ateşe girin, denildi." (Tahrîm: 10)

Âyette zikredilen hiyânet, cinsiyet yönünde değildir. Bu, Allah'ın peygamber ola­rak gönderdiği kullarına yüz çevirme ayıbıdır. Bu sadece davete ve hayatın yüce he­define hiyânettir.

Sokrates'in kendisini küçümseyen, felsefesini beğenmeyen ve yaşamını zehir eden arsız bir hanımı vardı! Nûh ve Lût'un eşleri de kendi akbabalarına yardım edi­yor, kocalarıyla alay ediyor, Allah ve Resûlü'nden tiksiniyorlardı! Bu yüzden Allah

588 • Tahrîm Sûresi

Muhammed     Gazalî

onları, kâfirlerle aynı akıbete uğrattı:

"Haydi, girenlerle beraber siz de ateşe girin, denildi." (Tahrîm: 10)

Kişisel sorumluluk, İslâm'da hesabın esasını oluşturur. Bunun için baba çocuk­tan, koca hanımdan sorumlu değildir. Fir'avn, cehenneme girdirilecek ve eşi cennet ile Ödüllendirilecektir. O'na kocasının yaptıklarından hiç bir şey dokunmayacaktır.

Sûrenin baş taraftarıyla son tarafları arasında, Allah, yükümlülerden şöyle buyu­rarak evleriyle ilgilenmelerini, onları nimetler içine bırakmalarını ve azaptan sakın­dırmalarını istemiştir:

"Ey inananlar, kendinizi ve ailenizi bir ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır." (Tahrîm: 6)

Ardından yüce Allah, kendisinin İnsanları korumakla yükümlü olmadığını, bu yüzden insanların asla hata yapmamaları gerektiğini açıklamış, hata yaptıkları takdir­de doğru yola yönelmeleri, Rablerine dönmeleri ve Allah'ın kendilerine rızik verdiği ve ayaklarını kaymadan koruduğu deneyimlerden istifâde etmeleri gerektiğini emret­miştir:

"Ey inananlar, Allah'a nasuh tevbesiyle tevbe edin." (Tahrîm: 8)

Nasuh tevbesi, iyiliği emrederek, kötülükten sakındırarak ve Allah'ı hatırlayarak yürekten yapılan tevbe demektir.

Bazı oryantalistlerin, "Muhammed'in evinde sıcak bir tartışma oldu ve bu tartış­ma insanları uğraştırdı." diye ilâhî vahyi inkâr ettiklerini burada anımsamak gerekir. Dr. Muhammed Hüseyn Heykel de bu alanda ortaya bir şüphe atmış ve şöyle demiş­tir: "Hikâye, Kitâb-ı Mukaddes'in Lût'un şuurunu kaybedip ne dediğini bilmez hale geldikten sonra kızıyla zina ettiğini anlatmasından daha iyi değil midir?"

Biz de diyoruz ki: Peygamberlerden birinin oğlunun hanımiyla (geliniyle) zina et­tiğini ve çirkef fiile ödediği ücreti zikretmenden daha iyi değil midir? Oryantalistler, kendi gözlerindeki odunu görmeyip başkalarının gözlerindeki çöpe İşaret etmektedir­ler. Bütün yaratıklarının işleri Allah'a aittir.

r

Tahrîm Sûresi ¦ 589

 

Free Web Hosting