TÂRİK SURESİ

"Göğe ve Tarık'a andolsun. Tarık'ın ne olduğunu sen nereden bileceksin? (O karanlığı) delen yıldızdır." (Tank: 1-3)

Gökyüzünde, ışığı ve aydınlığı olmayan tıpkı dünyamıza benzeyen yıldızlar olduğu gibi, Güneş gibi veya O'ndan biraz daha az parlayan yıldızlar da var­dır. Târik işte bu yıldızlardan biri olabilir. Araplar, batıda doğan bu yıldıza bunun için bu ismi vermişlerdir. Bu Tarık'la bütün aydınlatan ve yol gösteren yıldız­lar da kastedilmiş olabilir. Bunun üzerine yemin edildikten sonra Yüce Allah şöyle buyuruyor:

"Hiçbir can yoktur ki başında bir koruyucu (yaptığı işleri gözetleyip muhafaza edici) olmasın." (Târik: 4)

Yüce Yaratıcı, her insana yapması ve yapmaması gerekenleri yazan gözetleyici-koruyucu kılmasaydı insanlar yolunu şaşırırdı.

Delil sunma sadedinde âyetin akışı şöyle devam ediyor:

"İnsan bir baksın hangi şeyden yaratıldı? Dökülüp atılan bir sudan (meni) yara­tıldı. Bel ile kaburga kemikleri arasında çıkan." (Târik: 5-7)

İnsanın yaratılış evrelerini biyoloji ilmi açıklamıştır. Yaratılış ile ilgilenen ve Kur'ân m yaratılıştan söz eden âyetlerini araştırdıktan sonra bu bilgileri başka kitap­larda bulamayıp sadece Kur'ân'da bulduğu için Müslüman olan bazı bili madamları­nı tanıyorum.

Herkes yaratılışın başlangıcının, İdrar kanallarıyla giderek sinir sistemlerine bağ­lı olan bezelerden geçen su(meni)dan olduğunu biliyor.

İşte yaratılış başlangıcı buradan başlıyor! Ama insan bedene kavuştuktan ve vü­cut bulduktan sonra neden yaratılmıştır? Her yerde ona besinleri kim sunmuştur? Do­ğu ve batının sunduğu besinlerden ne yiyip içmiştir? Çeşitli bölgelerde nasıl beslen-

Târık Sûresi* 641

Sûrelerin     Konulu     Tefsiri

mistir?

 

İnsanın et, kemik ve saçının vs. bütün zerreleri nereden geldiyse oraya döndürü­lecektir, denilse de.

Yinede insan pek nankördür. Ne olursa olsun İnsanoğlu acı hesaba çekilecektir:

"Sırların orta yere çıkarılacağı gün, artık onun ne gücü vardır, ne de yardımcı­sı." (Târik: 9-10)

Yüce kudretten söz eden âyetin akışı böyle devam ediyor; yer yarılır, gök yağmur yağdırır, her taraftan taneler ve meyveler biter.

İnsanoğlu ilk doğduğu zaman tartıldığında üç-dört kilodan ibaret olup, kaslar ve organlar işte o zaman tartıya konur hâle gelmiştir.

Aklı olan şöyle bir düşünüverir, turp ve darıya o lif ve saçakları kim vermiştir? Bitki ve hayvanları cisimleştiren ve onlara sistemler yerleştiren kimdir? Kim olacak tâbi ki Allah!.

Ama geçim derdiyle çeşitli gazetelerde, "Ezher hurâfecilerinden bizi koruyu­nuz!" diye feryat edenler vardır. Tamam biz sizi koruyalım.

Siz ne diyorsunuz?

Diyoruz ki: Bu varlığın kaynağı boştur. Bu mu sizin yaratıcılığınız Allah aşkına? Bu gerçekleri sapıtma ve bir çirkefliktir! Evren kendi kendine nasıl yoktan var olabi­lir?

Gerçekten ben, Arap kâfirlerinden daha azılısını ve alçağını şimdiye dek görme­dim.

"Hiç şüphesiz o (Kur'ân), (hak ile bâtılı) ayırt edici bir sözdür. O bir şaka de­ğildir. Doğrusu onlar, hileli bir düzen planlayıp-kuruyorlar; ben de bir düzen kurup hazırlamaktayım. Sen şimdi küfretmekte olanlara (kâfirlere) bir mühlet ver, kendilerine az bir süre tanı." (Târik: 13-17)

642 • Târik Sûresi

 

Free Web Hosting