TIN SURESİ
"İncir ve Zeytine andolsun, Sina Dağı'na andolsun Ve bu güvenilir şehre andol-sun." (Tın: 1-3)
Allah'ın insanı en güzel biçimde yarattığına dâir peşpeşe gelen dört yemin.
İncir ve zeytin bilinen meyvelerdir. Bir kısım âlimler, Allah'ın bu meyveye yemin etmek istediği görüşündedirler. Allah bir başka meyveye yemin etseydi caiz olurdu. Yeryüzünün bitirdiği her şey, kudretin işâretlerindendir. Tatlı lezzetinden ve hoş kokusundan ötürü incirin yarılması onun daha mükemmel ve muhteşem oluşundan mıdır? Belki de toprağı gübreleyerek bu hoş meyveleri işe yaramayan dallarından bu-dayıp ayıklayanların söylediği sözlerdir. Bu Allah'ın bir lütfudur.
Araştırmacılara göre, yemin Önceki şeriatların kendisinde vardır. Bu aralarını birleştirme hususunda en uygun olanıdır. Bunu, İbni Abbas'tan rivayet edilen şu görüş de desteklemektedir: Ayette geçen İncir (Tîn), tufan son bulduktan sonra Nuh'un Cu-di Dağı üzerine inşâ ettiği mescittir. Zeytin, Kâ'be'den sonra İbrâhîm'in inşâ etmiş olduğu Mescid-i Aksâ'dır. Sina Dağı (Tûr-u Sinîn), Allah'ın Musa'ya tecelli ettiği ve O'nu risâletle görevlendirdiği yerdir. Güvenli şehir ise, İslâm vatanı ve İslâm nurunun doğduğu Mekke'dir.
Üzerine yemin edilen en güzel biçimde yaratılan insan! Onun en güzel biçimde yaratılışı, şeklinin güzelliği ve uzun boylu oluşu mudur? Hayır, bunda insana bir değer katan bir şey yoktur. Bir hadiste ifâde edilmektedir: "Allah cisimlerinize ve şekillerinize bakmaz. Fakat kalplerinize bakar." Fidan boylu oluşu Ademoğluna bazı imtiyazlar sağlayabilir. Ancak onların ilk, belki de son imtiyazları, aklın zekâsı ve yaratılışın istikametidir.
Allah'ın en yüce ruhundan üfürülüş, İnsan azalarına sirayet etmiş, onu önemli bir duruma getirmiştir. İnsanın ilk oluşumunda, onun tevhid ve istikamet üzere doğduğuna, sonra yüce kökenini unutup tökezleyerek başka bir yere meyledince kötü çevre-
Tin Sûresi "663
Kur'ün-ı Kerîm ' i n Konulu Tefsiri
nin onu değiştirdiğine işaret vardır. Âyette şöyle buyurulmaktadır: "Sen yüzünü, Allah'ı birleyici olarak (hanîf) doğruca dine çevir: Allah'ın yaratma kanununa (uygun olan dine dön) kî, insanları ona göre yaratmıştır. Allah'ın yaratması değiştirilemez. işte doğru din odur. Fakat insanların çoğu bilmezler." (Rûm: 30)
Ama insanlar, Rablerini unutur ve yaratılışlarını bozarlarsa tüyleri ürperten günahlara dalarlar. Neden çocukluk edilsin? Niçin ölen kocası ile birlikte hayatta kalan hanım yanıversin? Niçin ölene dek hapiste işkence edilsin? Neden bazı insanlar hakkı gizlesin? Niçin cimri cömertlik edemesin? Neden bizi yaratanın Allah olduğunu inkâr ediyoruz? Bütün bunlar, insanı yozlaştıran ve Allah'ın fıtratından uzaklaştıran aşağılıklardır.
Güzel fıtrat, salâh ve takvayı korumakla ayakta kalır ve İman kuruyunca kaybolup gider. İşte şu âyetlerin anlamları budur:
"Sonra onu aşağıların aşağısına çevirdik. Yalnız inanıp iyi işler yapanlar hâriç. Onlar için ardı arkası kesilmez bir mükâfat vardır." (Tîn: 5-6)
(Sonsuz mükâfat vardır. Bütün bunlardan sonra sana, ey insan, hangi şey dini (ahiret gününü, mahşer ve hesabı) yalanlatabilir? Allah, hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil midir?" (Tîn: 7-8)
Neden bazıları İslâm'ı inkâr edip O'na savaş açıyor? Hangi düşünceden ötürü böyle yapıyor? Halk, bilgenin hikmetini bırakmış ve İslâm'ı asla kendisinden hayır gelmeyen semeresiz uyuşuk şeriatlerle değiştirmiştir!
Bir hadiste: "Sizden kim;
'Ve't-Tîni ve'z-Zeytûni (İncir ve Zeytine andolsun.)' (Tîn: 1) âyetiyle başlayıp
'Eleysallahu bi ahkemi'l-hâkimîn (Allah, hükmedenlerin en güzel hükmedeni değil midir?)'(Tîn: 8)
âyetiyle son bulan sûreyi okursa, ene alâ zâlike mineşşâhidîn (Ben buna şahitlik edenlerdenim) desin, buyurulmaktadır.
664 • Tîn Süresi