KÂFİRÛN SÛRESİ2

İzahı3


KÂFİRÛN SÛRESİ

(Mekke'de nazil olmuştur.)

 

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla.

1  — De ki: Ey kâfirler;

2  — Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmam.

3  — Benim taptığıma da sizler tapmazsınız.

4  — Ben de sizin-taptıklarınıza tapacak değilim.

5  — Benim taptığıma da sizler tapacak değilsiniz.

6  — Sizin dininiz size, benim dinim banadır.

 

Bu sûre, müşriklerin yaptığı işten berâtı belirtip ihlâsı emretmek­tedir.

«De ki: Ey kâfirler;» Bu ifâde yeryüzündeki bütün kâfirlere şâmil­dir. Ancak bu hitaba muhâtab olanlar, Kureyş'li kâfirlerdir.

Denildi ki: Onlar bilgisizlikten ötürü, Rasûlullah (s.a.)ı bir yıl ken­di putlarına ibâdet etmeye çağırmışlar buna karşılık kendilerinin de bir yıl peygamberin tanrısına ibâdet edeceklerini söylemişlerdi. Bunun üzerine Allah Teâlâ bu sûreyi indirmiş ve Rasûlüne, onlann dininden bütünüyle uzak burmasını emretmişti. Bu sebeple Rasûlullah (s.a.)a;

«Ben, sizin tapmakta olduklarınıza tapmam» buyurmuştu. Sizin taptığınız putlara ve heykellere.

«Benim taptığıma da sizler tapmazsınız.» Benim taptığım eşi ve benzeri bulunmayan Allah Teâlâ'ya. Buradaki edatı anlamınadır.

«Ben de sizin taptıklarınıza tapacak değilim. Benim taptığıma da sizler tapacak değilsiniz.» Ben, sizin taptığınıza tapmam, ona uymam, onun yolundan gitmem. Ben, Allah'ın hoşnûd olacağı şekilde yalnızca O'na ibâdet ederim. Bunun için benim taptığıma da sizler tapacak de­ğilsiniz. Yani siz, Allah'ın emir ve şeriatına uymazsınız. Kendiliğinizden uydurduğunuz şeylere tapınırsınız. Nitekim Allah Teâlâ bir başka âyet­te buyurur ki: «Onlar kuruntudan ve nefislerin arzu ettiği nevadan baş­kasına uymuyorlar. Halbuki kendilerine Rablarından hidâyet gelmiş­ti.» (Necm, 23) Böylece Rasûlullah (s.a.) onların taptıkları her şeyden uzak olduğunu bildirmiştir. Her ibâdet edenin, mutlaka ibâdet ettiği bir ma'bedi ve bir ibâdet tarzı olacaktır. Gerek Hz. Peygamber, gerekse ona tâbi olanlar Allah'ın emrettiği şekilde Allah'a ibâdet ederler. Bu sebeple müslüman olmak için; Allah'tan başka ilâh yoktur, Muhammed Allah'­ın Rasûlüdür, sözü gerekmektedir. Allah'tan başka ilâh yoktur, Rasû-lullah'ın getirmiş olduğu yoldan başka da yol yoktur. Halbuki müşrik­ler, Allah izin vermediği halde Allah'tan başkasına tapmaktadırlar. Bu sebeple Rasûlullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: '

«Sizin dininiz size, benim dinim banadır.» Tıpkı Yûnus sûresinde buyurulduğu gibi: «Şayet seni yalanlarlarsa; benim yaptığım bana, si­zin yaptığınız sizedir. Siz, benim yaptığımdan uzaksınız, ben de sizin yaptığınızdan uzağım, de.» (Yûnus, 41) Ve yine bir başka âyette «Bi­zim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sizedir.» (Bakara, 139; Kasas, 55) buyurulmaktadır.

Buhârî der ki: Sizin dininiz, yani küfür size, benim dinim, yani İs­lâm da banadır, deniliyor. Benim dinim denmemiş çünkü âyet «nûn» harfi ile son bulmaktadır ve sondaki «ya» edatı ifâdesinde olduğu gibi hazf edilmiş tir. Başkalan da derler ki: Şu anda sizin taptığınıza ben tapmam ve Ömrümün kalan kısmında da size tâbi olmam. Siz de benim taptığıma tapacak değilsiniz. Bu, Allah Teâlâ'nın, haklarında; «Rabbmdan sana indirilen; andolsun ki, onlardan çoğunun azgınlığını ve küfrünü arttıracaktır» (Mâide, 64) buyurduğu kimseler­dir. Buhârî'nin zikrettiği kısım burada son bulmaktadır.

İbn Cerîr Taberî, arap diline vâkıf bazı kimselerden nakleder ki; bu ifâde te'kîd kabîlindendir. Tıpkı «Şüphesiz ki güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Elbette güçlükle beraber bir kolaylık vardır.» ve «An­dolsun ki; cehennemi muhakkak göreceksiniz. Andolsun ki yine onu gözünüzle kesin olarak göreceksiniz.» (Tekâsür, 6-7) kavillerinde olduğu gibi. İbn Cevzî ve başkaları îbn Kuteybe'den benzer bir rivayeti nakle­derler. Allah en iyisini bilendir.

Bu hususta üç görüş vardır: Birincisi, bizim daha önce zikrettiği­miz görüştür. İkincisi; Buhârî'nin ve tefsir bilginlerinin serdettikleri gibi; «Ben sizin tapmakta olduklarınıza tapmam. Benim taptığıma da sizler tapmazsınız.» kavlinin geçmişte, «Ben de sizin taptıklarınıza -ta­pacak değilim. Benim taptığıma da sizler tapacak değilsiniz.» kavlinin ise gelecekte olduğu konusundaki görüştür. Üçüncüsü ise; bunun sırf te'kîa" anlamına geldiğini belirten görüştür. Dördüncü bir görüş de Ebu'l-Abbas İbn Teymiyye'nin bazı kitâblarında benimsediği görüştür ki buna göre: «Ben, sizin tapmakta olduklarınıza tapmam.» kavli, fiil cümle­si olduğu için bütünüyle tapma fiillerini reddetmektedir. «Benim tap­tığıma da sizler tapmazsınız.» kavli ise, isim cümlesi olduğu için bütü­nüyle ibâdetin kabulünü reddir ve dolayısıyla daha kuvvetlidir. Sanki hem fiili, hem de fiile kabiliyeti red anlammadır. Bunun mânâsı; hem fiilin vukûunun, hem de şer'an mümkün oluşunun nefyidir. Bu da gü­zel bir görüştür. Allah en iyisini bilendir.

İmâm Ebu Abdullah eş-Şâfiî ve başkaları «Sizin dininiz size, benim dinim banadır.» âyetini delil getirerek; küfrün hepsi bir tek millettir, yahûdîler hıristiyanlara, hıristiyanlar da yahûdîlere vâris olurlar, de­mişlerdir. Çünkü aralarında birbirine geçmeyi sağlayan bir soy veya neseb bağı vardır. İslâm'dan başka bütün dinler bâtılhkta bir tek din gibidir. Ahmed İbn Hanbel ve ona bağlananlar Hıristiyanların yahûdî­lere, yahûdîlerin de hıristiyanlara vâris olmayacağı görüşündedirler. Çünkü Amr İbn Şuayb... dedesinden nakleder ki; Rasûlullah (s.a.): İki dinin sâhibleri birbirine vâris olmazlar, buyurmuştur.[1]

 

İzahı

 



[1] Ebu’l-Fida İsmail İbn Kesir, Hadislerle Kur’an-ı Kerim Tefsiri, Çağrı Yayınları: 15/8722-8724

Free Web Hosting